Salı, Mayıs 13, 2025

Son Yazılar
>> İngiltere'nin DNA'sı değişecek  >> Üstün Yetenekle Başa Çıkmak  >> Gerçeklerle Yüzleşmek  >> Maslow Amca ve Futbol Bağlamı  >> Beşiktaş Gururlu Fenerbahçe Mutlu  >> BİR IVERSON VAR BENDEN İÇERÜ…    

2 Ekim 2014 Perşembe

Yeniliceksen Böyle Yenil !

Son senelerde, özellikle son 2 senedeki en baskılı oyununu izledik Trabzonspor’un. Derler ya hani ‘büyük takım’ aynen o şekilde uzun süre sonra ilk kez büyük takım gibi oynadı Trabzonspor. Her zaman skorlar hatırlanır, ileride dönüp bu skora bakınca kimse bu yazdıklarımızı hatırlamayacak illa ki ama özellikle Trabzonspor taraftarı için çok önemliydi baskılı, hücuma dayalı, rakibi boğan ve ilerisi için umut veren futbol. Özellikle ikinci yarıda rakibi kendi sahasına hapsederek mükemmel bir baskı kurmuştu Trabzonspor. Maçı izleyemeyenler için Celtic-Barcelona maçının aynısıydı diyebiliriz temsili olarak örnek vermek gerekirse.

Gol hariç her şey vardı derler ya aynen öyle oldu. Fakat bazı durumlarda şanssızlık, bazı durumlarda beceriksizliğin sonucu olarak maalesef Trabzonspor maçı 1-0 kaybetti. Bosingwa’nın dönüşü inanılmaz hissedildi ve müthiş oynadı, Medjani’nin orta sahadaki verimsizliği devam ederken, Vahid Hoca’nın yine Fatih Atik ile başlaması gecenin konuşulacak durumlarındandı. Ayrıca Trabzonspor’un Legia’ya attığı 20 şut bu sene Avrupa Ligi’ndeki en çok gol girişimi olarak not edildi. %67 topla oynama oranı da genelde topla az oynayan Trabzonspor’un nasıl bir baskıyla oynadığının kanıtı sayılabilir. Şimdi gelelim maçın önemli dakikalarına.

İki takımın da oldukça kontrollü başladığı maçta ilk tehlikeli atağı Legia’nın gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. 12. dakikada Jodlowiec topla birlikte ceza alanına kadar gitti ama Papadopoulos son anda yatarak önemli bir müdahale edip topu kornere göndererek tehlikeyi savuşturmayı başardı. Hemen ardından 14. dakikada Cardozu’nun ceza sahası dışından şutunu izledik fakat bu kez de kaleci başarılıydı. Dakikalar 16’yı gösterdiğinde orta alanda gerçekleşen ikili mücadelede faul bekledik ama oyun devam etti. Atağın devamında savunma arkasına koşu yapan Kucharczyk'a atılan pasta bu kez ofsayt bekledik ama oyun yine devam etti. Topu kontrol eden Kucharczyk, ceza alanına girip sol çaprazdan sağ köşeye topu gönderdi ve golü attı. Golde de ofsayt olmadığını düşünüyorum temiz bir goldü yani. 23. dakikada Waris’in kaleci tarafından düşürülmesini es geçen bir Kassai izledik, şahsi fikrim penaltı olduğu yönünde. 31. ve 38. dakikalarda Waris ile gole yaklaştık, 31. dakikada ceza sahası dışından vurduğu şutu kaleci kurtarırken 38. Dakikada Bosingwa’nın güzel ortasına yaptığı kafa vuruşu üstten az farkla dışarıya gitti Waris’in. 42. dakikada hakemin bazı kötü tercihlerine dayanamayan Halilhodzic yaptığı sert çıkışlar yüzünden tribüne gönderildi. İlk başta tribüne çıkmayı kabul etmese de Kassai oyunu başlatmayınca sinirli bir şekilde tribünlere atladı Halilhodzic isyanında da son derece haklı olduğunu belirtmekte fayda var. Bilmem siz öyle düşünür müsünüz ama ilk yarıda egosunun altında kalmış bir Kassai izledik. İlk yarıda Trabzonspor %63 gibi bir topla oynama yüzdesi yakalayarak şu ana kadarki maçların aksine top ayağında bir ilk yarı geçirdi. 9 gol girişiminde bulundu fakat başarılı olamadı. Ayrıca Legia’lı futbolcuların sert bir ilk yarı izlettirdiklerini bizlere söyleyebiliriz.

İkinci yarıyı dakika dakika incelemeye kalkarsak sizleri sıkarız, öyle ki Trabzonspor özellikle bu yarıyı tamamen üstün oynadı ve sayısız pozisyona girdi. Özellikle fazlasıyla duran top kullandı fakat bunlardan sonuç alamadı.

Sonuç olarak yenileceksen böyle yenileceksin, taraftarın maçtan sonra boynu bükük ayrılmayacak stattan. Denedik diyecek, her şeyi yaptık ama top bizi sevmedi diyecek, hakem bizi sevmedi diyecek kendince bahaneler bulacak ama asla bu bahanelerin arasında bizimkiler oynamadı, mücadele etmedi, maçı kazanmayı istemediler olmayacak. Çünkü kendine büyük takım diyorsan, büyük takım olmak bunu gerektirir.. 

Sinan CÖDEL
Twitter; @futbol_gozlem 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Seo Blogger Templates