İnsanın doğduğu andan başlayan zorunlu ve daha sonra ise
ilerleyen yaşamı ile çeşitlenen ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar bilim
adamları ve araştırmacılar tarafından ilk olarak ikiye ayrılmış. Bunlardan ilki
birincil ihtiyaçlar, diğeri ise ikincil ihtiyaçlar. Daha sonra Maslow amca diye
biri çıkıp bu iki ayrım yetersizdir deyip bir ihtiyaçlar dizisi oluşturmuş. İşte
o liste:
Bu listede anlatılmak istenen bir insanın ihtiyaçlarının, geçişler
bu kadar net olmasa da sıralamasının yakın çerçevede böyle olduğudur.
Benim teorim ise futbolun bu çerçevede yeniden düzenlenmesi
gerektiği. Olabildiğince madde madde açıklamaya çalışacağım. Ve bu liste
fiziksel gereksinimlerden başlayıp, kendini gerçekleştirme basamağına ulaştığı
için ben de ilk aşamadan başlayıp sona doğru ilerleyeceğim. Ve bu anlatı
sırasında tüm bağlantılarımı futboldan seçmeye çalışacağım.
1- Fiziksel Gereksinim
Bizim ilk başta bu oyunu öğrenmemiz gerekiyor diye
düşünüyorum. Oyunun varlığından haberdarız ama ne yazık ki kör dövüşü şeklinde
bir şeyler yapma çabasındayız. Ama olmadığını ne zaman fark edeceğiz açıkçası
bilmiyorum.
Fiziksel gereksinimde oyunu oynamak için fiziksel
yeterlilik aramalıyız. Son zamanlarda futbol medyasında bolca geçen bir konu,
kondisyonlar, maç içerisinde koşu mesafeleri, faydalı koşular, dribblingler… Bu
veriler işe yarar şekilde geliştirilmediği sürece bu iş dünya standartlarında
yapılamayacak. Artık bunu kafalarımızın alması gerekiyor. Çünkü rakip bizden
bire birde daha güçlü, her ikili mücadelede oyunda kalıyor. Yan yana yapılan
koşularda bizim oyuncumuzun dili çıkarken, rakip futbolcu posta dağıtan postacı
havasında gayet rahat deparını atıyor.
Hepimiz biliyoruz, Arda A.Madrid’e ilk gittiği zaman
fiziksel yeterlilik sağlayamadığı için futbol oynayamadı. Çünkü Avrupa
futbolunda bu işin bazı standartları vardı. Ve yetenekten önce (ki üstün
yeteneğe sahip insan sayısı çok az) fiziğinin saha içi istenen performansı için
yeterli olup olmadığına bakılıyordu. Arda takıma ancak fiziksel açıdan kendine
bir şeyler kattıktan sonra takıma katıldı. Yani vücut olarak fit bir yapıya kavuştu.
Fazla kilolarından kurtulması sağlandı. Aynı olay Emre için de geçerli tabii.
A.Madrid’e sadece 6 aylığına gitti fakat ciddi anlamda zayıflamış halde
Türkiye’ye döndü.
Daha sonra bir oyun sistemi, bir akıl geliştirilmesi
gerekiyor. Pas mı oynarsın, yoksa konrta atak takımı mı olursun ya da bambaşka
bir mantığa mı sahip olursun artık orası sana kalmış.
2-Güvenlik Gereksinimi
Saha içerisinde bunlar olacakken, tribüne gelen adamın da sahaya
madde atmamayı öğrenmesi gerekiyor. Atınca hem kendisinin, hem kulübünün zarar
gördüğünü ve eline hiçbir şey geçmediğini anlaması gerekiyor.
Burada ben ilk basamak geçildikten sonra ikinci kısmın
daha kolay elde edileceğini düşünüyorum. Sahada birşeyler görmeye başlayan, bir
kıvılcım hisseden seyircinin olumlu yönde evrileceği kanaatindeyim.
İlla ki arada çürük yumurtalar çıkacaktır. İşte o zaman da
gerçek güvenlik gereksinimi oluştu demektir. Spor mahkemeleri devreye girmeli
ve stadlardan sporun her branşından uzaklaştırılmalıdır böyle zihniyetler.
3- Sevme-Sevilme Gereksinimi
Bu esasında farklı anlaşılabilecek ve her okuyanın farklı
yorumlayacabileceği cinsten bir başlık. Benim insiyatifime göre bu oyun bizde
sevilmiyor. Futbolu seviyoruz deyiminin yanlış bilinen bir gerçek olduğuna
inanıyorum. Çoğumuz futbola holiganizm düzeyinde ilgi duyuyor ve sadece kendi
takımını destekliyor. Aslında sayılarda beni savunuyor diyebilirim. 20 Yaş Altı
Dünya Kupası seyirci ortalamalarını size aktarmam, futbolu ne kadar sevdiğimiz
konusunda fikir sahibi olmamız için yeterli olur diye düşünüyorum.
Ülkeler
|
Türkiye(2013)
|
Kolombiya(2011)
|
Mısır(2009)
|
Kanada(2007)
|
Seyirci Ort.
|
4828
|
25191
|
24915
|
22989
|
4- Saygınlık Gereksinimi
Konu buraya geldiğinde bir hayli tıkanıyor. Ne futbol
oynabiliyoruz doğru dürüst, ne de güvenli bir ortam yaratabiliyoruz bir de
üstüne yetmezmiş gibi zaten futbolun kendisini sevmiyoruz. Ama ne hikmetse tüm
varlıklardan Dünya 3.’sü olmuş bir ülke neferleri olarak saygı bekliyoruz.
İddaada avrupa maçlarında bize yüksek oran rakibe düşük oran verilince
hayıflanıyoruz. Hatta şaşırıyoruz yok artık diye.
Çoğumuz da her gece yatmadan önce Avrupa’da kaldırılacak
bir kupa hayali kuruyor. Ya dünya standartlarını görmüyoruz ya da görmek
işimize gelmiyor. At gözlüğü ile süper ligimize odaklanıp dünyaya ahkam kesmeyi
bizim için makul bir başarı sayıyoruz.
5- Kendini Gerçekleştirme
Bu madde zaten bizim ülkemiz için absürt kaçar ama ben
yine de açıklıyayım. Bu mertebe, futbolla yatıp futbolla kalkma mertebesidir.
Hayatını bu işe adayacak kadar sevmek ve futbolda yetkin bir insan olabilmek
için gerekli her şeyi yapma durumudur. Yani bir Mourinho’dur, ya da bir
Güntekin Onay’dır.
Tek ricam bu yazıyı Türk futboluna genel bir eleştiri
olarak algılanması. Özele indirgemek isterseniz eğer kulüp rencide etmek gibi
bir derdim yok; fakat yazıyı okuduktan sonra Dortmund-Galataray maçını bir de
bu gözle izleyiniz.
Ahmet Erdoğan
Kocaeli Üniversitesi Metalurji Malzeme Mühendisliği
amet-erdgn@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder