Eksik
kadroyla sahaya çıkan Arsenal’de genele baktığımızda çok da eksik yoktu
aslında. Defansif orta saha rolünde oynayan Flamini dışında topçuların fire
verebilecek bir bölgesi yoktu. Maça Galatasaray etkili girdi, Dzemaili ve
Sneijder’in uzun top oyunları ileride etkili olacak gibi duruyordu fakat kanat
beklerin defansif ağırlıklı olması ve Sneijder’in göbek gibi oynaması ileride
hücum açısından büyük boşluklar yaratıyordu. 10. dakikaya kadar Galatasaray iki etkili
pozisyon bulsa da sonuç alamadı. Arsenal kontralarla gelmeye başladı bu
dakikadan sonra. Aslında yapması gereken de buydu. Stoper olarak maça çıkan
Melo hızlı hücumlarda etkisiz kalıyordu. İlk iki golde Welbeck’i kaçırdı ve
çoğu kişi tarafından eleştirilen Welbeck iki kolay gol attı Arsenal için. Muslera’da hata aramak ne kadar doğru olur
bilinmez ama iki golde de adamını kaçıran Melo’yu savunmanın göbeğinde oynatmak
Prandelli için pahalıya patladı bundan eminiz. Welbeck gibi top tekniği yüksek
bir hücumcuyu Semih tutsa o iki gol yenilir miydi ? Düşünülebilir.
Maç ne kadar
Galatasaray’ın elinde gibi dursa da oynamalarına izin veren Arsenal’di oyunun
geneline baktığımızda. Kesici ve uzun iki savunmacıya sahip Arsenal ortaya
atılan topları rahatça kesiyordu. Lig maçlarında alışık olduğumuz
Galatasaray’dan farklı olan da buydu bu maçta. Genelde ortalardan gol arayan
Galatasaray bu maçta içeri girerek bir şeyler denemeye çalıştı. Yekta’nın
etkisiz oyunu bu girişime olumsuz bir etki yaptı. Selçuk’un kötü performansı
yerine kadroya alınmasını iyi kullanabilirdi.
İlk yarıyı Alexis’in golüyle kapatan
Galatasaray ikinci yarıya Hamit-Yekta değişikliğiyle başladı. Hamit ne kadar
sakatlıktan yeni çıkmış olsa da yıllar boyunca Avrupa arenasında oynamış bir
oyuncu olarak kalitesini belli etti. Galatasaray yine yüklenmeye başlamışken
52. Dakikada Welbeck’ten gelen gol planları alt üst etti. Bu dakikadan sonra
Sneijder sorumluluk almaya başladı. Galatasaray 4’lü savunmaya dönünce ileri
çıkan Melo, Sneijder’le birlikte sahada en çok mücadele eden isimler
arasındaydı. İlerde topu tutup içeri girişler yapmaya çalışan Galatasaray
bundan sonuç aldı. Ve bu içeri giriş Szczesny’in Burak’ı düşürmesiyle
penaltıyla sonuçlandı. Kırmızı kartla oyundan atılan Szczesny’nin yerine giren
Ospina penaltıya cevap veremedi ve Galatasaray Burak’ın penaltısıyla skoru
4-1’e getirdi. Ospina’nın ısınmadan oyuna girmesi ve artık içeri girmekte
zorlanan Galatasaray çareyi uzaklarda aramaya başladı. Sneijder’in bol bol
uzaktan denediği şutlar Ospina’nın kurtarışlarıyla sonuçlandı. Veysel’in yerine
giren Umut’un içeri girip açtığı ortada Burak’ın kafasında Ospina’nın jeneriklik
kurtarışı Galatasaray adına önemli anlardandı. Hamit’in içeri girip sağ
ayağıyla gönderdiği sert şutu da Ospina tarafından karşılandı. Oyuna ısınmadan
giren Ospina’nın bu halinden yararlanmak isteyen Galatasaray tecrübeli kaleciyi
geçemedi.
Son saniyede Cazorla’nın şutunu çizgiden
çevirerek mücadeleci kişiliğini maçın sonunda bile gösteren Semih sayesinde
Galatasaray kalesinde o golü görmedi ve maç 4-1’lik skorla sonuçlandı. Bu
maçtan ne gibi bir ders çıkarması gerekir Galatasaray’ın o Prandelli’nin işi.
Fakat Beşiktaş’ın Arsenal’e karşı oynadığı maçları iyi analiz edebilseydi
önlemler alabilirdi.
Avrupa arenasında ikinci maç sonunda 1 puanda kalan Galatasaray’da işler zora girdi. İlerde neler olacağını kalan dört maç
sonunda göreceğiz.
İrfan Can Karacan
Twitter: @irfanovski karacanirfancan@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder