Siz de her dönemde başka bir takıma yakıştırılan “Rüya Takım” sıfatından sıkıldıysanız “Üç oyuncu getirmeyle rüya takım mı olunurmuş kardeşim?” diyorsanız gelin hep birlikte bu sahte rüyalardan uyanıp gerçek bir rüyaya dalalım."Dream Team"' tanımlamasını lügatımıza kazandıran orijinal takımı inceleyim.Bu takım hangi takımdı , neler yaptılar, hangi oyunculardan kuruluydu , ne zaman nerede oynadılar? Bu sorulara hep birlikte cevap bulalım.
1988 Olimpiyatları'nda ABD her
zaman yaptığı gibi kolej oyuncularıyla turnuvaya katıldığında yine altın madalya hedefiyle mücadele eden takım sırasıyla altın madalyayı Sovyetler
Birliği'ne gümüş madalyayı ise Yugoslavya'ya kaptırmıştı.Bu kayıplar artık Amerika gibi
basketbolun bu kadar popüler olduğu bir ülkede tepkilere yol açmış ve ABD bir
dahaki olimpiyatlara profesyonel sporcuları göndermek adına çalışmalara başlamıştı.Avrupa'da para
kazanarak oynayan basketbolcuların her ne hikmetse amatör sayılarak girebildiği
olimpiyat oyunlarına NBA oyuncuları profesyonel oldukları gerekçesiyle giremiyorlardı.Tecrübeli
Avrupa patentli basketbolcular 18- 19
yaşlarındaki kolej basketbolcularıyla karşılaşıyordu.Herkesin adil olmadığını
bildiği bu karşılaşmalara çözüm bulmaya başlangıçta çok da istekli olmayan NBA
yönetimi bu organizasyonun NBA’i dünyaya
pazarlama açısından ne kadar faydalı olabileceğini anladıktan sonra yaptığı
girişimlerle NBA oyuncularına olimpiyatlara giriş vizesini almayı
başardı.Ve rüya başladı.
Her
biri zamanının süperstarları olan bu oyuncuları toplamak elbette kolay
olmadı.En nihayetinde aynı takımdakiler dışında birbirini hiç sevmeyen 12 basketbolcu
bir araya gelecek ve her biri kendi takımının süperyıldızıyken burada bir takım
oyuncusu kimliğine bürünmek zorunda kalacaktı.Bazıları o yıla dek hep kolej oyuncularının
girdiği bir turnuvaya katılmayı külfet olarak görüyor ,bazıları nerdeyse kanlı
bıçaklı oldukları diğer takım yıldızlarıyla bir arada bulunmak istemiyordu.Michael
Jordan'ın yıllar sonra söylediği "Beni çağırmamalarını umuyordum."
sözü de tam olarak bu olayı anlatıyor.Yavaş yavaş bütün süperstarların
birbirini görerek katılmaya karar verdiği takım şekilleniyordu.Point guard
mevkisinde John Stockton ve Magic Johnson,şutör guard mevkisinde Majesteleri
Michael Jordan ve Clyde Drexler,kısa forvet mevkisinde Larry Bird, Chris Mullin
ve Scottie Pippen,uzun forvet mevkisinde Charles
Barkley ve Karl Malone,center mevkisinde ise Patrick Ewing ve David Robinson
bulunuyordu.Bir geleneğin devamı olarak ise son kalan koltuğu bir kolej
oyuncusuna vermeyi amaçlayan organizatörler Shaquille Oneal ile Christian Laettner
arasında bir seçim yaparak Laettner’a son kalan koltuğu verdiler.
Takımın
toplanması elbette kolay olmadı ama asıl zorluk bundan sonra başlıyordu.NBA’den
katılan 11 oyuncunun tamamı da geleceğin “Hall of Fame” oyuncularıydı.İşi bu
oyuncuları,bu egoları kontrol etmek ve bir takım gibi oynamalarını sağlamak
olan koç Chuck Daly belki de kadrodaki en zor görevi üstlenen adamdı.Kafasındakileri
uygulatmak için antrenmana kolejden seçme oyuncular getirten koç Dream Team’e
karşı bir maç yapmalarını sağladı.Büyük bölümde Michael Jordan’ı kenarda
oturtarak maçı yöneten koçun istediği gerçekleşmiş Dream Team ilk ve son
mağlubiyetini yaşamıştı.Takım olarak oynamazlarsa kolejden gelen 18 19
yaşlarındaki “çocuklara” bile kaybedeceklerini anlayan oyuncular artık koçu dinlemeye başlamışlardı.
Bundan
sonrası görece kolay olan bu serüvende ABD milli basketbol takımı, altın
madalyayı evlerine götürdü.Ancak bu serüvene sadece basketbol dalında alınan
bir altın madalya olarak bakmak çok yanlış olacaktır.Olimpiyatlara başlandığı andan itibaren gittikleri her yerde Rock yıldızları gibi karşılanan rüya takım, ilgiyi ve beklentileri çok net karşıladı ve yaptıkları bütün maçları ortalama 45 sayı fark ile kazandı.Olimpiyatlarda boy gösteren 12 oyuncudan kolejden gelen Laettner dışındaki 11 oyuncu ”Hall of Fame” e girmeyi başardı.Bir takıma 23 NBA şampiyonluğu sığdırdılar.
Bu olimpiyatlardan sonra İspanya’da ve Avrupa’da onlarca çocuğu onlarca üst düzey basketbolcuya çeviren ilham tam olarak bu takıma aittir ,bu basketbolculara Gasol kardeşler de dahil.Basketbolu bütün dünyaya tanıtma adına etkisi çok büyük oldu,bugün yüzlerce milyon dolar kazanan basketbolcular bu kazançlarını aslında bu takıma borçlu.Olimpiyatlara çektikleri inanılmaz ilgi ile bir çok sporcuya ilham kaynağı olan bu takım aslında İspanya sporunun bugün geldiği yerde de büyük bir pay sahibi.
Bu olimpiyatlardan sonra İspanya’da ve Avrupa’da onlarca çocuğu onlarca üst düzey basketbolcuya çeviren ilham tam olarak bu takıma aittir ,bu basketbolculara Gasol kardeşler de dahil.Basketbolu bütün dünyaya tanıtma adına etkisi çok büyük oldu,bugün yüzlerce milyon dolar kazanan basketbolcular bu kazançlarını aslında bu takıma borçlu.Olimpiyatlara çektikleri inanılmaz ilgi ile bir çok sporcuya ilham kaynağı olan bu takım aslında İspanya sporunun bugün geldiği yerde de büyük bir pay sahibi.
Bir daha böyle bir takım bir araya gelebilir mi ? Bence cevap hayır.
Hemen her dönemde bu tanımlama karşımıza çıksa
da gerçek “Dream Team” i bilmeyenler ve yeniden hatırlamak isteyenler için kalemim yazdığınca anlatmaya çalıştım.Hayırlı okumalar dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder