Bu yazımda geçtiğimiz günlerde
beni hayli şaşırtan, öğrendikten sonra sizlerle paylaşma isteği duyduğum bir
konudan bahsedeceğim. Konumuz, Dünya’nın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de
de geniş kitlelere hitap eden bir akım olan “elektronik sporlar” kısa ifadesiyle “e-spor”.
Sporun elektroniği olur mu demeyin, olmuş hatta Gençlik ve Spor Bakanlığı bu
oluşuma sporcu lisansı bile vermiş! İş
bu noktalara vardığına göre bir göz atmakta fayda var deyip, konuya bir giriş
yapalım.
Öncelikle nedir bu e-spor? Hepimizin
az çok aşina olduğu League of Legends, Dota2, Starcraft gibi strateji, rekabet,
bireysel ya da takım çalışması temellerine dayanan dijital oyunlara e-spor adı
verilmiş.
Bu oluşum öncelikle Asya
ülkelerinde başlamış ve yoğun ilgiden sonra tüm dünyaya yayılmış. Hatta öyle
bir yayılmış ki her yıl büyük sponsorlar aracılığıyla geniş kapsamlı dünya
kupaları gerçekleştirilmeye başlanmış ve milyon dolarlar kazanan profesyonel
oyuncular olmuştur.
Ülkemizde ise bu konuda ilk resmi adım
olarak 2011 Yılı Ağustos ayında Spor Genel Müdürlüğüne bağlı olarak Türkiye
Dijital Oyunlar Federasyonu (TÜDOF) kurulmuştur. 2013 yılında ise bu federasyon
lağvedilip, e-spor Gelişmekte Olan Spor
Branşları adı altında Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlanmıştır.
Bakanlık bu işi resmileştirmek ve
uluslararası boyuta taşıyabilmek için kendi oyuncularına sporcu lisansı
sağlanmaya başlamış ve bu lisans sayesinde sporcular turnuvalar için vize
sorunu yaşamamıştır. Ayrıca e-spor lisansı alabilmek de oldukça kolay. İllerde
bulunan Gençlik Spor Müdürlüklerine, TC kimlik numarası, 2 adet vesikalık
fotoğraf, tescil fişi ve sağlık raporu ile başvurarak ücretsiz bir şekilde
lisansınızı çıkarabiliyorsunuz. Buradaki enteresan noktalardan biri ise sağlık
raporunun ‘bilgisayar başında oyun
oynamasına bir engel yoktur’ şeklinde çıkarılması ki buradan bile lisansın
formalite icabı olduğunu düşünebiliriz.
Bu oluşumun neden spor
adı altında değerlendirildiğine bakacak olursak, karşımıza birkaç ortak nokta
çıktığını görebiliriz. Bunların bazıları;
·
Turnuvalar
için takımların kurulması
·
Rekabete
dayalı bir ortamda, taraftarlar önünde maçların yapılması
·
Oyuncuların
düzenli antrenman ve çalışmalarının olması
·
Yüksek ödüllü
liglerin bulunması şeklindedir.
Fakat dijital oyunları bütün yönleriyle
incelediğimizde bu özelliklerinin ‘spor’ olarak adlandırılması için yeterli
olmadığı aşikar. Özellikle çağımızın problemi olarak düşünülen, gençlerin
saatler boyunca hareketsiz bir şekilde bilgisayar başında geçirdikleri zamanın
ve bu zaman süresince yaptıkları aktivitenin spor olarak adlandırılması ve
oyuncularına ne amaçla olursa olsun sporcu lisansı vermek çok da desteklenecek
bir durum değildir. Dijital oyunların spor adı altında resmileştirilmesinin sebebi
olsa olsa daha fazla destek görebilmesini sağlamaktır diye düşünüyorum.
Toparlayacak olursak,
e-spor çağımızın trendlerindendir fakat siz siz olun en gerçeğinden sporunuzu
yapın, o vücudu çalıştırmayı unutmayın! Sağlıcakla kalın.
Merak edenler için:
2014 Ekim ayında Güney
Kore’de yapılacak olan League of Legends Dünya Şampiyonasına genel bir bakış:
Bu yıl Türkiye’yi temsil
edecek takım olan Dark Passage
Kübra Öztürk
kubra.ozturk.itu@gmail.com
twitter: kbra_oztrkk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder