Özellikle son dönemde bir kargaşadır gidiyor Türk futbolunda. Herkes bir şeylerden şikayetçi ancak elle tutulur gözle görülür somut verileri ortaya koymaya kimsenin cesareti yok. Türk takımlarımız Avrupa'da sahneye çıkıyor, küçük küçük tokatlar yiyerek eve dönüyor. Dün akşam Trabzonspor bir uyanış gösterdi Ukrayna'da. Beşiktaş ve Galatasaray beraberlikleri çantaya koyup Süper Lig mesaisine başladılar.
Şimdi gelin, görmezden geldiğimiz, sürekli ertelediğimiz sorunların Galatasaray cephesindeki tezahürlerini incelemeye çalışalım.
Çok değil sadece 2-3 sene önce ligde fırtına gibi esiyordu Galatasaray, art arda gelen net şampiyonluklar, ezeli rakipten alınan 2 Süper
Kupa, ama hepsinden önemlisi inanmış,kenetlenmiş bir Galatasaray...
İmparator’un gidişiyle başladı her şey. Soğuk
rüzgarlar esmeye başladı. İtalya ve İngiltere'de rüştünü ispatlamış olan Roberto
Mancini hamlesi geldi Ünal Aysal’dan. City’i İngiltere’de mutlu sona taşıyan
tecrübeli İtalyan, Galatasaray’a çözüm olmadı maalesef, taraftarın
beklentilerini karşılayamadı Fatih Terim’den sonra ve de oynattığı defansif
futbolla taraftarların tepkisini aldı. Çoğu teknik direktörde olduğu gibi sabırsız
taraftarlar ona katlanamadı ve biletinin kesilmesi çok da uzun sürmedi, daha
bir senesi bile dolmadan ayrıldı takımdan. Başkan Aysal’ın İtalyan ısrarı
yüzünden bir İtalyan daha getirildi takımın başına. Daha bir ay geçmeden
taraftarlar homurdanmaya başladı bile. Haksızlar mı derseniz, haklılık payları
var elbette. Gelelim şimdi “neler oluyor Galatasaray’a” sorusuna.
Daha Fenerbahçe maçında görüldü bir İtalyan etkisi, kimsenin
alışık olmadığı, savunmaya yönelik bir Galatasaray…Ve kaybedilen kupa, kötü
bir sezona işaret gibiydi sanki. Nitekim öyle de oldu. Eskişehirspor ve
Anderlecht maçlarında, üstelik Arena’da oynanan vasat futbol yeniden seslerin
yükselmesine neden oldu. Bunun nedenlerine inecek olursak da en başta
santrafor-forvet yetersizliği demek lazım herhalde. Türkiye’nin en iyi yerli
forveti Burak Yılmaz’mış, yani öyle diyorlar. Israrla o bölgeye transfer
yapılmaması yönetimin de böyle düşündüğünü gösteriyor herhalde. Nereye kadar
Burak’la yol alacak Galatasaray, bilinmez.
Acaba Burak’ın başarısızlık sebeplerinden biri de en mutlu
gününde bile kendisine asist yapan Selçuk İnan olabilir mi? Kimse sahada
yürüyen bir Selçuk görmeye alışık değil. Belki de ilk senedeki o muazzam
performansından sonra Galatasaray taraftarını memnun etmesi epey zor görünüyor.
Menajerinin dediğine bakılırsa bütün suç 2.bölge oyuncusunu 3.bölgede oynatan
Prandelli’nin. Kısacası şimdiden herkes birbirini suçlamaya başlamış, başta da
dediğim gibi kenetlenmiş bir Galatasaray vardı eskiden. En büyük değişim bu
olmalı. Muslera’nın maç içindeki bakışları, haykırışları her şeyi gözler önüne
seriyor gibi. Muslera, bu Galatasaray’a biraz fazla ama şu da bir gerçek
ki yabancı sınırı 1’e düşse oynayacak tek yabancı o olur, ki zaten yakında
böyle bir manzarayla karşılaşmamız da mümkün. Konu döndü, dolaştı yine yabancı
sınırlamasına geldi. Suçlu federasyon mudur, Galatasaray yönetimi midir,
Prandelli midir yoksa futbolcular mıdır orası bilinmez ama bilinen tek bir şey
var ki; sadece Galatasaraylılar değil, bütün futbolseverler eski Galatasaray’ı
geri istiyorlar. Bakalım ne zaman gelecek…

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder