Antalya
deyince insanların aklına ilk gelen şeylerden biri denizdir. Kaleiçi, Meltem
Park, Işıklar Caddesi, Atatürk Parkı gibi yerler de yine Antalya’nın en bilinen
yerlerindendir. Tabi bir de Antalyaspor…
Yıllardır düşe kalka da olsa Süper Lig’de mücadele eden Antalyaspor, bu
sezon acı bir şekilde küme düştü. Sezon başında ve sezon arasında takıma
yapılan tecrübeli oyuncu transferleri, ilk 5’e rahatça girebilecek bir kadro ve
takıma moral katan cennet gibi bir havası olmasına rağmen takım bu sene lige
tutunmayı başaramadı, bunun kendimce sebeplerini sıralayacağım size;
Seyirci
Faktörü: 1.5 milyon nüfusa sahip bu şehrin taraftarı yok denecek kadar az.
Kulübün sürekli dağıttığı davetiyeler, insanların maçlara ilgi göstermemesi,
taraftar gruplarının kendi aralarında bölünmesi düşmenin başlıca etkenlerinden.
Maçlara gelen taraftarın tiyatro izler gibi maç izlemesi, taraftar gruplarının
ayrılığı sebebiyle farklı sesler çıkması etkili faktörlerden. Eğer halk
Antalyaspor’u benimsemez ise, takımın daha da kötüye gitmesi kaçınılmaz.
Mehmet
Özdilek ikilemi: Taraftar gruplarından başka bir kulvarda, taraftarların kendi aralarında
bölündüğü başka bir konu daha var. Mehmet Özdilek’in gitmesini destekleyenler
ve ona sahip çıkanlar kendi aralarında ayrılıyor. Bunun etkisi ilk olarak kulüp
içine yansıyor. 5 yıl boyunca bu takımı çalıştıran Özdilek’in etkisinin hala
taraftarlara ve sahaya yansıması bu etkenlerden birisi.

Oyuncular: İki sezon önce QPR maddi desteği arkasına alınca Premier Lig’de öyle bir kadro kurmuştu ki, üst sıralara oynaması kesin gözüyle bakılıyordu. Ama takım toplama olunca, ruhu sahiplenemeyen oyuncular takımı taşıyamadı ve kadro kalitesine rağmen küme düştü. Aynısını bu sene Antalyaspor’un da yaşadığı kanaatindeyim. Sezon boyunca transfer edilen oyunculardan birkaçın; Anton Ferdinand, Serkan Balcı, Gökçek Vederson, Milan Baros, Eyong Enoh, Semih Şentürk… Bu oyuncular İstanbul takımlarında rahatça oynayabilecek oyuncular, geldikleri şehir ise kolay kolay alışabilecek bir şehir. Fakat bu oyuncular birbirini tanımadan ve kamp dönemi geçirmeden bir sezon geçirdiler. Takım ruhunu kavrayamadıkları için Antalyaspor’un küme düşmesine neden olan etkenlerden birini oluşturdular. Bunun en büyük kanıtı ise takımın küme düştüğü maçtan sonra ağlayan tek futbolcunun Musa Nizam olması. Kendisi altyapıdan yetişmiş bir oyuncu…
Maç
Konsantrasyonu: Antalyaspor, ligdeki çoğu takımın aksine pas oyunu oynayan ve
oyunu güzelleştiren ekiplerden birisi. Fakat bunu maç içinde sürdürememe gibi
bir sorunu var. Bu sadece bu sene yaşanan problemlerden değil fakat bu sezon
etkisi bir tık daha fazla görüldü. Bursaspor, Galatasaray, Trabzonspor,
Rizespor, Kayserispor, Elazığspor ve kupa yarı finalindeki Eskişehirspor
maçlarında Antalyaspor üstünlüğünü koruyamadı ve bu maçların hepsinde puan
kaybı yaşadı ve konsantrasyon eksikliği düşmenin başlıca sebebi oldu.
Mehmet
Özdilek’in Gidişi: Takım 5 yıl boyunca Özdilek yönetimindeydi ve orta sıralarda
yer aldı bu yıllar boyunca. Takımın felsefesi yerleşmiş sayılırdı ve Özdilek’in
ayrılması sonucu takım yeni felsefesini bulmada bir hayli zorlandı ve sürekli
çelişkiler yaşadı yıl boyunca. Samet Aybaba takıma kendi felsefesini aşılamaya
çalıştı fakat bunun yerleşmesi haliyle zaman alacaktı. Sezon boyunca bunun
sahaya etkileri sık sık görüldü. Aybaba’nın ayrılmasından sonra takıma Fuat
Çapa geldi fakat 2 ayda takımı silkelemeyi başaramadı ve takım yukarıdaki
etkenlerin bir birleşimi sonucu küme düştü.
Akreplerin seneye tekrar Süper Lig’e yükselmesini umuyoruz. Umarım
toparlanırlar ve tekrar bize o güzel futbolu izletirler.
İrfan Can Karacan
İTÜ Ekonomi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder