Cezayir’in
4. Dünya Kupası deneyimi 17 Haziran günü kendisinden katbekat güçlü olarak
lanse edilen Belçika’ya karşı resmen başladı. Otoriteler Cezayir’in Dünya
Kupası serüvenini 3 maç olarak görüyorlardı. Tarih boyunca çok yetenekli
oyuncular yetiştirmişti Çöl Tilkileri fakat bunları sömürgeleri oldukları
Fransa’ya kaptırmaktan kurtulamamışlardı. Bu Dünya Kupası’nda gösterdiler ki o
yıldız isimler(Karim Benzema, Hatem Ben Arfai Samir Nasri, Yannis Tafer vs.
vs.) şu an Cezayir adına oynuyor olsalar idi her şey bambaşka olabilir, favori
bile olabilirlerdi. Cezayir son nefesine kadar müthiş mücadele etmiş fakat gücü
şampiyon Almanya’ya yetmemişti hatırlayacaksınız. Onlar için muazzam bir
başarıydı bu ve ülkelerine döndüklerinde çocuklarına anlatacakları bir
hikayeleri daha olmuştu. Çöl Tilkileri’nin tarihlerinde asıl bambaşka bir hikaye yatıyor,
hiçbirimizin kulağına gelmemiş bir hikaye. Yıllar boyunca sömürge kalmış
Cezayir’in Fransa’ya karşı bağımsızlık savaşının hikayesi. Türk halkı olarak
severiz bağımsızlık hikayelerini, yaşadığımızdandır bu ilgi bağımsızlığa elbet.
Cezayir’in Fransa sömürgeliğine karşı gelişi futbola da etki etmiş belki de
futbol sayesinde kendilerini kabul ettirmişlerdir.
Cezayir’in ilk Cumhurbaşkanı Ahmet
Ben Bella 1939-40 yıllarında Olympique Marsilya forması giymiş, profesyonellik
teklifini reddederek siyasal mücadeleye atılmış. Cezayir bağımsızlığını 1962
yılında kazanmıştı fakat Cezayir Milli Takımı 1958’de kuruldu. Milli takımı da
mücadelenin çok önemli bir parçasıydı. Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin(Cezayir’de
kurulan sosyalist parti) bir araya getirdiği oyuncular tarafından Ulusal
Kurtuluş Cephesi Karması oluşturuldu. 1958 Dünya Kupası geldiğinde Cezayir’in kendisinin
de varlığını göstermesi gerekliydi. Fransa Milli Takımı’nın iskeleti değil
belki ama gözü burnu kulağı Cezayirli oyunculardan oluşuyordu ve bağımsızlık
mücadelesinde bu oyuncular Fransa’dan ayrılıp Cezayir’e katılıp resmen bir
takım oldular. En önemli iki isim o dönemde Monaco’da oynayan savunma oyuncusu
Mustapha Zitouni ve dönemin yıldızı St. Etienne’li sağ açık, forvet Rachid
Mekloufi. Bu iki yıldızın Cezayir tarafına geçmesi iki ülke arasında gerilime
sebep olmuş ve Fransa’da yetişmiş 8 Cezayirli kalburüstü oyuncu da Cezayir
tarafına geçip Ulusal Kurtuluş Cephesi Karması’nı oluşturmuş oldular.
Bağımsızlık On Biri adı altında
karşılaşmalara çıkan Cezayir’in onuru olan bu takım 1958-1962 yılları arasında
83 gayri resmi maça çıkmış 57’sinden galip ayrılmışlar ve bunların çoğunluğu
Orta Doğu ve Doğu Avrupa ülkeleriyle. Çin ve Kuzey Vietnam’la bile maç
yapmışlardır. Oldukça başarılı olan bu takım maçlarında kendi milli marşlarını
okuyor, gönderde bayraklarını dalgalandırıyordu. Bu da onları her maç öncesinde
Fransa’ya karşı galip yapıyordu zaten! Onlar büyüdükçe Fransa’nın da nefreti
büyüyordu bu Bağımsızlık On Biri’ne. Hatta aşırıya kaçarak teoride hala Fransa’ya
bağlı olan Cezayir’li futbolcular Fransa tarafından gaiplik kararı sebebiyle 10
yıl hüküm giydiler, yıldız oyuncu Rachid Mekloufi de dahil…
1962’de
bağımsızlığını kazanan Cezayir haklarını kazanınca Cezayirli yıldızlar da
Fransa’daki kulüplerine geri döndüler. Mekloufi St. Etienne’e geri çağrıldığında
herkes tribünlerdeki gururu incinmiş kitleden korkuyordu fakat Mekloufi sahaya
adım attığı andan itibaren bütün endişeler bitti, herkes tekrar ona tapmaya
başladı. Milli takımıyla aynı renkleri taşıyan St. Etienne’de 5 yıl daha futbol
oynadı, kulüp küme düştüğünde bile takımından ayrılmayı düşünmedi ve sayısız başarılara
imza attı. İkinci Lig’den kurtardı takımını, iki sene sonra da üst üste iki kez
St. Etienne’i 1. Lig’de şampiyon yaptı. 1968’deki kupa finalinde Mekloufi’nin 2
gol birden atarak Bordeaux’u 2-1 mağlup etmeyi başarmasıyla St. Etienne Fransa’nın
en iyisi olmuştu.
Dönemin
Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, dönemin ünlü felsefecisi Jean Paul
Sartre için söylediği “Sartre demek, Fransa demektir” sözünü Rachid Mekloufi
için “Siz Fransa’sınız” şeklinde söylemiştir, oysaki o adam Cezayir!
Bu
yazı için ilham veren Kimi Başrol Kimi Karakter adlı kitabın yazarlarından
Tanıl Bora’ya çok teşekkür etmek isterim…
Tufan Demir
Mail: tufan.demirr@gmail.com
Twitter: @tufandemirr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder