Son Yazılar

Futbol

basketbol

diğer sporlar

30 Eylül 2014 Salı

Ayrılık Uzak Değil Gibi


Geçen hafta basını en çok meşgul eden konulardan biri oldu Emenike ve seyirciler arasında yaşanan gerginlik. Aslında Emenike’nin o tepkisi şaşırtıcı değildi. Emre ile arasındaki tartışma olağan bir olaydı çünkü hem Emenike hem de Emre maç içerisinde bu gerilimlere sert reaksiyonla ile cevap veren oyunculardı. Esasında sorun buradan sonra çıktı. Yani bu gerilim saha içinde hemen halledilecek iken seyirci taraf tuttu ve Emenike’ye tepki gösterdi. Bu tepki sonrası maçı korkarak izledim. Çünkü Emenike’nin duygusal bir oyuncu olduğunu ve taraftar ıslığına tepkisiz kalmayacağını tahmin edebiliyordum. Aslında benim Emenike’den beklediğim tepki ciddi anlamda soyunma odasına doğru gidip oyundan ısrarla çıkma isteği göstermesiydi. Fakat Emenike maçta bir şeyler yapabilme hırsıyla beraber tüm tribünleri karşısına almayı tercih etti ki stadyumda Emenike’nin hislerini anlayan seyirciler de ona alkışları ile destek verdiler. Ve sonuç olarak Emenike, İsmail Kartal’ın hamlesi sonrası oyundan alındı.

İsmail Kartal’ın hamlesi doğru muydu?


Öncelikle İsmail hocanın takım üzerinde tam bir etki kuramadığını gözlemliyorum bir seyirci olarak. Hala ciddi bir zamana ihtiyaç duyuyor gibi. Bu zaman ihtiyacı Fenerbahçe’de ona tanınır mı bilinmez fakat bu da radikal kararlar almasını ve dik duruş sergilemesini engelliyor sanki. Ben orada güçlü bir teknik direktörün seyirci üzerinde hakimiyet kurarak Emenike’yi oyuna motive etmesini mantıklı bulurdum ki o anda saha içi tüm etmenler hocanın yanındaydı. Seyirci yatışmaya başlamış, Emre saha içinde sakinleşmiş ve seyirciyi susturmaya çalışmış, Diego başta olmak üzere tüm oyuncular Emenike’yi toparlamaya çalışıyordu. O ana kadar oyunun temposunda da rakip defansı Mousa’ya göre daha fazla yıpratan bir Emenike vardı saha içinde. Hamle yapman gerekiyorsa Emenike’yi kanada alarak ve Webo’yu forvete çekerek yapabilirdin ama daha garantici bir hamle geldi hocadan. Buda benim gözümde bir karizma eksikliği olarak hanesine yazıldı hocanın.

Oyunu okuyuşu ve kadro düzeni yeterli mi?

Bu sorunun cevabını aradığım zaman notlarımın arasına başta şunu yazıyorum. Daha çok taze bir hoca ve zamana ihtiyacı var. Ve daha sonra elimizdeki 4 maç analizine göre yorum yapıyorum kafamda. Kadro düzeni olarak geçen senenin oturmuş ve bir şekilde iyi de olsa kötü de olsa sonuca giden kadrosunu her maç koruyor İsmail hoca. Bu kadroya ilaveten Diego monte edilmeye çalışılıyor ofansif bir güç olarak. 10 dişlinin arasına giren 11. dişli olan Diego maç esnasında da tam bir uyum sağlayamıyor daha. Fakat yeteneği, adam eksiltmesi, top kullanabilme kabiliyeti ile bence gelecek adına umut vadediyor. Zaten bu kadro birkaç değişiklik haricinde korunmalı bende bunu destekliyorum.

Benim için sorun olan kısım oyunu okuyuşu. Aslında okuyamayışı. Maç içerisinde yardımcı olarak çalıştığı 2 hoca olan Aykut Kocaman ve Ersun Yanal’ın karmasını uyguluyor. Dakikalar 60’ları gösterirken hamle olarak Webo ve Alper giriyor tıpkı Ersun hocada olduğu gibi ve dakikalar 85 ve sonrasını gösterdiğinde Selçuk hamlesi geliyor gerekli ya da gereksiz sorusu sorulmadan. Bu konuda bir sıkıntı yaşadığını düşünüyorum hocanın. Takıma çok hakim, herkesi tanıyor fakat Saraçoğlu’ndaki maçta Karabük karşısında formda Meireles’i çıkarmamak için ondan sağ kanat yaratmaya çalışıyor. Sistemi olabildiğince zorluyor. Ve dört göbek orta saha ile maçı bitiriyor. Ya da 3 hafta önce Trabzon’da rakip kalede son dakikalarda gol ararken Selçuk oyuna gereksiz bir şekilde alınıyor ve bizden bu kadar mesajı veriliyor.


Akhisar tokadı…

Geçenlerde duyduğum bir analiz vardı. Eğer bir şirket kar ediyor ise hatalı üretimler dikkat çekmez. Fakat rakip firmalar da iyi ve ucuz üretime geçerse ve senin karın erimeye başlarsa o zaman çalkantılı süreç başlar gerçekte. Bu Fenerbahçe için de böyle oldu puan ya da puanlar alınamayınca sene başından beri çok kötü futbolun eleştirisi tek isim tarafından bile olsa yeni yapılmaya başlandı. En azından Gökhan Gönül’ün ağzından duyduk maçtan sonra bize tokat olur lafını.
Tüm maçın analizini satırlarca yapmayacağım.34’lük Gekas, Alves’in şımarıklığı sonucu o golü atıyorsa ve 2. goldeki o standart forvet koşusunda Bekir düzgün pozisyon alamıyorsa maçı uzun uzun konuşmaya gerek yok diye düşünüyorum.
 
Dışarıdan görünün!

Eli kulağındadır böyle haberlerin çıkma zamanının. Hatta birkaç yerde buna yakın haberler gördüm bile. Basının en çok manipüle ettiği konu Aziz Yıldırım’ın tez canlılığı ve dayanamayarak Samandıra’yı çoğu zaman mesken tutması. Maç aralarında soluğu soyunma odasında alması anlatmak istediğim sıkıntı.

Başkanlığı zamanında hep eleştirildi bu tavırları. Ama Aziz başkan hiç değişmedi ve değişmeye niyeti yok gibi. Şu an destekçisi olan taraftarının da öngörüsü bu yönde. Zaten İsmail Kartal’ın takımı taktik olarak hazır hale getirmesi ve konsantrasyon sıkıntıları yaşanan dönemde devreye başkanın girmesi. Bu yargı diğer hocalara göre daha fazla baskı yaratacak İsmail hocanın sırtında. Çünkü çok sessiz ve bunu kabullenecekmiş gibi duruyor hali hazırda.

Aziz başkan takımı motive işini seve seve yapar fakat bir sınırı vardır. İsmail hocayı takıma yetersiz gördüğü andan itibaren dönüşü olmayan yola girilmiştir, başarı ya da başarısızlıkta sonuç değişmez. Sanki İsmail hocaya Fenerbahçe gömleği bir beden büyük gelmiş gibi. Ayrılık şarkıları mırıldanmaya başlandı sanki…




Ahmet Erdoğan
Kocaeli Üniversitesi Metalurji Malzeme Müh.
amet-erdgn@hotmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Murat Çolakoğlu