Geçen
hafta basını en çok meşgul eden konulardan biri oldu Emenike ve seyirciler
arasında yaşanan gerginlik. Aslında Emenike’nin o tepkisi şaşırtıcı değildi.
Emre ile arasındaki tartışma olağan bir olaydı çünkü hem Emenike hem de Emre
maç içerisinde bu gerilimlere sert reaksiyonla ile cevap veren oyunculardı.
Esasında sorun buradan sonra çıktı. Yani bu gerilim saha içinde hemen
halledilecek iken seyirci taraf tuttu ve Emenike’ye tepki gösterdi. Bu tepki
sonrası maçı korkarak izledim. Çünkü Emenike’nin duygusal bir oyuncu olduğunu
ve taraftar ıslığına tepkisiz kalmayacağını tahmin edebiliyordum. Aslında benim
Emenike’den beklediğim tepki ciddi anlamda soyunma odasına doğru gidip oyundan
ısrarla çıkma isteği göstermesiydi. Fakat Emenike maçta bir şeyler yapabilme
hırsıyla beraber tüm tribünleri karşısına almayı tercih etti ki stadyumda Emenike’nin
hislerini anlayan seyirciler de ona alkışları ile destek verdiler. Ve sonuç
olarak Emenike, İsmail Kartal’ın hamlesi sonrası oyundan alındı.
İsmail
Kartal’ın hamlesi doğru muydu?
Öncelikle İsmail
hocanın takım üzerinde tam bir etki kuramadığını gözlemliyorum bir seyirci
olarak. Hala ciddi bir zamana ihtiyaç duyuyor gibi. Bu zaman ihtiyacı
Fenerbahçe’de ona tanınır mı bilinmez fakat bu da radikal kararlar almasını ve
dik duruş sergilemesini engelliyor sanki. Ben orada güçlü bir teknik direktörün
seyirci üzerinde hakimiyet kurarak Emenike’yi oyuna motive etmesini mantıklı
bulurdum ki o anda saha içi tüm etmenler hocanın yanındaydı. Seyirci yatışmaya
başlamış, Emre saha içinde sakinleşmiş ve seyirciyi susturmaya çalışmış, Diego
başta olmak üzere tüm oyuncular Emenike’yi toparlamaya çalışıyordu. O ana kadar
oyunun temposunda da rakip defansı Mousa’ya göre daha fazla yıpratan bir Emenike
vardı saha içinde. Hamle yapman gerekiyorsa Emenike’yi kanada alarak ve Webo’yu
forvete çekerek yapabilirdin ama daha garantici bir hamle geldi hocadan. Buda
benim gözümde bir karizma eksikliği olarak hanesine yazıldı hocanın.
Oyunu
okuyuşu ve kadro düzeni yeterli mi?
Bu sorunun cevabını
aradığım zaman notlarımın arasına başta şunu yazıyorum. Daha çok taze bir hoca
ve zamana ihtiyacı var. Ve daha sonra elimizdeki 4 maç analizine göre yorum
yapıyorum kafamda. Kadro düzeni olarak geçen senenin oturmuş ve bir şekilde iyi
de olsa kötü de olsa sonuca giden kadrosunu her maç koruyor İsmail hoca. Bu
kadroya ilaveten Diego monte edilmeye çalışılıyor ofansif bir güç olarak. 10
dişlinin arasına giren 11. dişli olan Diego maç esnasında da tam bir uyum
sağlayamıyor daha. Fakat yeteneği, adam eksiltmesi, top kullanabilme kabiliyeti
ile bence gelecek adına umut vadediyor. Zaten bu kadro birkaç değişiklik
haricinde korunmalı bende bunu destekliyorum.
Benim için sorun olan
kısım oyunu okuyuşu. Aslında okuyamayışı. Maç içerisinde yardımcı olarak
çalıştığı 2 hoca olan Aykut Kocaman ve Ersun Yanal’ın karmasını uyguluyor.
Dakikalar 60’ları gösterirken hamle olarak Webo ve Alper giriyor tıpkı Ersun
hocada olduğu gibi ve dakikalar 85 ve sonrasını gösterdiğinde Selçuk hamlesi geliyor
gerekli ya da gereksiz sorusu sorulmadan. Bu konuda bir sıkıntı yaşadığını
düşünüyorum hocanın. Takıma çok hakim, herkesi tanıyor fakat Saraçoğlu’ndaki
maçta Karabük karşısında formda Meireles’i çıkarmamak için ondan sağ kanat
yaratmaya çalışıyor. Sistemi olabildiğince zorluyor. Ve dört göbek orta saha
ile maçı bitiriyor. Ya da 3 hafta önce Trabzon’da rakip kalede son dakikalarda
gol ararken Selçuk oyuna gereksiz bir şekilde alınıyor ve bizden bu kadar
mesajı veriliyor.
Akhisar
tokadı…
Geçenlerde duyduğum bir
analiz vardı. Eğer bir şirket kar ediyor ise hatalı üretimler dikkat çekmez.
Fakat rakip firmalar da iyi ve ucuz üretime geçerse ve senin karın erimeye
başlarsa o zaman çalkantılı süreç başlar gerçekte. Bu Fenerbahçe için de böyle
oldu puan ya da puanlar alınamayınca sene başından beri çok kötü futbolun
eleştirisi tek isim tarafından bile olsa yeni yapılmaya başlandı. En azından
Gökhan Gönül’ün ağzından duyduk maçtan sonra bize tokat olur lafını.
Tüm maçın analizini
satırlarca yapmayacağım.34’lük Gekas, Alves’in şımarıklığı sonucu o golü
atıyorsa ve 2. goldeki o standart forvet koşusunda Bekir düzgün pozisyon
alamıyorsa maçı uzun uzun konuşmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Dışarıdan
görünün!
Eli kulağındadır böyle
haberlerin çıkma zamanının. Hatta birkaç yerde buna yakın haberler gördüm bile.
Basının en çok manipüle ettiği konu Aziz Yıldırım’ın tez canlılığı ve
dayanamayarak Samandıra’yı çoğu zaman mesken tutması. Maç aralarında soluğu
soyunma odasında alması anlatmak istediğim sıkıntı.
Başkanlığı zamanında
hep eleştirildi bu tavırları. Ama Aziz başkan hiç değişmedi ve değişmeye niyeti
yok gibi. Şu an destekçisi olan taraftarının da öngörüsü bu yönde. Zaten İsmail
Kartal’ın takımı taktik olarak hazır hale getirmesi ve konsantrasyon
sıkıntıları yaşanan dönemde devreye başkanın girmesi. Bu yargı diğer hocalara
göre daha fazla baskı yaratacak İsmail hocanın sırtında. Çünkü çok sessiz ve
bunu kabullenecekmiş gibi duruyor hali hazırda.
Aziz başkan takımı
motive işini seve seve yapar fakat bir sınırı vardır. İsmail hocayı takıma
yetersiz gördüğü andan itibaren dönüşü olmayan yola girilmiştir, başarı ya da
başarısızlıkta sonuç değişmez. Sanki İsmail hocaya Fenerbahçe gömleği bir beden
büyük gelmiş gibi. Ayrılık şarkıları mırıldanmaya başlandı sanki…
Ahmet Erdoğan
Kocaeli Üniversitesi Metalurji Malzeme Müh.
amet-erdgn@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder