Çarşamba, Temmuz 09, 2025

Son Yazılar
>> İngiltere'nin DNA'sı değişecek  >> Üstün Yetenekle Başa Çıkmak  >> Gerçeklerle Yüzleşmek  >> Maslow Amca ve Futbol Bağlamı  >> Beşiktaş Gururlu Fenerbahçe Mutlu  >> BİR IVERSON VAR BENDEN İÇERÜ…    

25 Ocak 2014 Cumartesi

NBA Sezonun Sürpriz Takımları Serisi : Phoenix Suns



 NBA’de sezonun ilk yarısını bitirdik , All-Star hafta sonuna yavaş yavaş yaklaşıyoruz. Bu ve bundan sonraki birkaç yazımda beklenmedik performanslar gösteren birçok otoritelere göre performansı şaşkınlık yaratan takımlara değineceğim ; ilk takımımız da Phoenix Suns. Sezonu 30 takım arasında son 3-4 sırada bitirmesini beklediğimiz Phoenix Suns şu an Batı Konferansı’nda 7.sırada. 41 maçın 24’ünü kazanmayı başardılar.

Phoenix Suns diyince hepimizin aklımıza ilk başta Steve Nash sonra da Amare Stoudemire gelir. Yıllarca Nash ve Amare’nin önderliğinde run and gun dediğimiz hücumda 7 saniye geçmeden kullanılan şutlar , akıl dolu paslar, şov ve eğlence. O zamanlar Suns bu ikiliyle öyle bir basketbol oynuyordu ki NBA basketbolunun modernleşmesinde ciddi katkıları oldu. 10 yıl önce maçlar 80-90 sayıyla biterken Suns’tan sonra NBA’de sayı ortalamaları tekrardan 100-110'ları buldu. Bunların hepsini bize Suns 2004 yılından 2011 yılına kadar kesintisiz gösterdi.(Bu zamanları mutlaka başka bir yazımda anlatmak istiyorum çünkü bana basketbolu sevdiren takımdır) Ama bir türlü şampiyon olamadılar bu da maalesef oyunculardan dolayı değil takım yönetiminin yaptığı önemli hatalardan kaynaklanıyordu. Ayrıca bencil bir takım sahibine (Robert Sarver) sahiptiler. Robert Sarver Phoenix’in en iyi yıllarında bile lüks vergisi sınırını geçmeyi reddetmiş Phoenix’in kendi çıkardığı elmasları başka takımların kullanmasına sebep olmuştur. Bu bencillğinden dolayı takımdan kaçan bir sürü yıldız var ; Joe Johnson mı desem Shawn Marion mı desem. En son da 09-10 sezonunda Nash ile birlikte en değerli oyuncuları olan Amare Stoudemire’a kontrat vermek istemediği için Phoenix bir yeniden yapılanmanın içine girmek zorunda kaldı. Amare de New York Knicks’in yolunu tuttu.

 

İşte Phoenix’in değişimi de burada başladı. En önemli 2 oyuncularından birini kaybetmişlerdi.10-11 sezonundan itibaren Suns araya sıkışan bir takım oldu. Steve Nash sayesinde drafta yatamıyorlardı ama kadronun tavanı da belliydi. Steve Nash de buna daha fazla sabretmedi kontratı bittiğinde Los Angeles Lakers ile imzaladı. Nash’in de gidişiyle elinde doğru düzgün malzeme kalmayan Suns 12-13 sezonunda garip hamleler yapmaya başladı. Draft için hazırlanmak yerine Goran Dragic , Luis Scola , Michael Beasley , Channing Frye gibi oyunculara uzun vadeli kontratlar verdiler. Beklendiği gibi o sezon da takım çok kötü gitti. Takım toplama bir makinayı anımsatıyordu , parçalar uyumlu değildi, takımdaki oyuncular birbirleriyle anlaşamıyordu. Suns bu yüzden  daha temiz bir yolla kadrosunu sıfırlama yoluna gitti . Hele 2014 Draftı gibi efsane bir draft geliyorken ellerindeki birçok oyuncuyu draft hakları için yollamaya çalıştılar. Önce Marcin Gortat’ı Washington Wizards’a, Luis Scola’ya Indiana Pacers’a yolladılar. En son hamleleri ise Los Angeles Clippers’da Chris Paul’un arkasında yedek kalan potansiyelli Eric Bledsoe’yu almak oldu. İstediklerini başarmışlardı kadrolarında neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Takımın ayrıca genel menajerini ve koçunu da değiştiren yönetim gerçekten yeniden başlamaya artık hazır gözüküyordu.


Ama Suns bu sezona yani 13-14 sezonuna öyle bir gazla girdi ki bütün otoriteleri şaşırtmayı başardı. John Hornacek (Takımın yeni koçu Utah Jazz tarihinin efsane şütör guardlarından birisi) Phoenix Suns’ın geçmişte başarılı olduğu sistemi iyi analiz etmiş ona göre oyuncu kombinasyonları hazırlamıştı. Goran Dragic ve Eric Bledsoe gibi 2 tane delici guardla oynamalarının nedeni de bu. Normalde Bledsoe da Dragic de oyun kurucu pozisyonunda oynayan oyunculardır ama Suns’ da bu sezon bu rolü paylaşıyorlar. Rakip takımların kafasını karıştırmakta ustalar. İkisi de çok iyi pick and roll oynuyor, Bledsoe kötü olan şutunu hala çok iyi olmasa da geliştirmeyi başardı. Dragic de 1.93 olduğu için 2 numaraları savunmada elinden geleni yapıyor. Şu an sezonun yarısının sonu gelmişken Bledsoe-Dragic  ikilisinin toplam ortalamaları 38 sayı 12 asist. İnanılmaz gerçekten.

Suns ayrıca bu ikilinin içeriye daha rahat penetre etmesi için yanlarına bir sürü şutör de  dizdi. Channing Frye, Markief-Marcus Morris ikizleri, Gerald Green,P.J Tucker gibi. Bu oyunculardan hiçbiri 3 sayı çizgisinin ardından %37’nin aşağısında sokmuyor. Puzzle’ı tamamlayan son parça ise Indiana ile yaptıkları Luis Scola takasında  maaşları eşlesin diye aldıkları ama müthiş bir patlama yapan Miles Plumlee. Geçen sene Indiana tarafından draftta 26.sırada seçilen Plumlee müthiş bir atlet ve bitirici. Bir beyaz olmasına rağmen siyahlara taş çıkartıcak bir zıplama yeteneğine sahip. Böyle bir sistemde oynayabilecek en verimli uzunlardan birisi belki de. Geçen sezon sadece 8 maç oynarken bu sezon şu an 41 maçın hepsinde ilk 5 başlayıp 10 sayı 9 ribaund gibi ortalamalarla oynuyor. Phoenix Suns’ın basketboluna şu an çare bulabilen pek bir takım yok. O kadar hızlı ve atletler ki rakipler genelde onlarla oynarken 3.çeyrek sonunda yoruluyor. Alan paylaşımları inanılmaz. Daha kaliteli oyuncularla çok daha yukarı çıkabilirler. Takım yönetimi takımın potansiyelini görmüş olucak ki All-Star arasına kadar iyi bir 3 numara için kolları sıvamaya başladı bile.

Suns için şu anki en önemli sorun ise maalesef Eric Bledsoe. Sezona harika giren ilk 30-35 maçta takımın taşıyıcılarından olan Eric Bledsoe dizinden önemli bir sakatlık geçirdi. En az 1 ay daha sahalardan uzak kalması bekleniyor,ayrıca sene sonunda sözleşmesi bitecek olan Bledsoe’ya ne kadar para verileceği ise ayrı bir soru işareti. Kısa vadede onun eksikliğini kapatmak için Leandro Barbosa ile anlaşsalar da sezonun sonunda Play-Off potasında kalmak istiyorlarsa sağlıklı bir Eric Bledsoe onlar için anahtar. Umarım bunu başarırlar çünkü şu ana kadar en çok zevk veren,kadrosundan maksimum verimi alan nadide takımlardan biri Phoenix Suns. Gelecekleri bence gayet parlak eğer doğru hamleleri yapmayı başarabilirlerse ki bunun için çok fazla opsiyonları var. Sezon başında drafta yatalım derken yaptıkları takasta önemli draft hakları da almayı başarmışlardı. Şu an Phoenix 2014 Draft’ında ilk 30 sıranın içinde toplam 4 draft hakkına sahip. Önemli bir oyuncu çekirdeği de mevcut. Onları yavaşlatabilecek belki de tek unsur takım sahipleri. Robert Sarver’ın bu kadronun geleceği için nelerden fedakarlık edebileceği muamma. Ama şimdilik işler olumlu gidiyor çünkü birçok oyuncuları değerlerinin çok altında oynuyor. Son olarak tekrarlamak istiyorum bu kadrodaki hiçbir oyuncu NBA’deki bırakın ilk 20’i ilk 50’de bile gösterilen oyuncular değil. Bir yıldızları yokken böyle bir başarıya imza atmaları Batı Konferansı gibi çok zor bir konferansta Play-Off yarışına tutunmaları efsane !




Yusuf EKİZ
İTÜ Bilgisayar Mühendisliği
Mail adresi: yusuf.1903@hotmail.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Seo Blogger Templates