21. yüzyıl
itibariyle 200'ün üzerinde ülkede 250 milyonu aşkın oyuncu tarafından oynanan ,
dünyadaki en popüler spor... Evet neyden bahsettiğimi hepiniz anladınız
sanırım. Ama futbol için bu çok basit bir tanım olmadı mı? Buraya ne yazarsak
yazalım asla tam bir tanım ortaya koyamayız. Hele ki günümüzde , futbolun içine
para girdi, borsa girdi, teknoloji girdi, futbol bir endüstri haline geldi.
Ancak tüm bu etkenlere rağmen insan, futbolun içindeki en önemli öğe olmayı
sürdürüyor. Bu yazının konusu da futbolun içinden futbol aşığı bir insan.
Adı Bernard
Halford. Tabii ki pek çok kişi bu adamı tanımıyor. Size kısaca bahsedeceğim. Futbola
küçük yaştan beri tutkulu olup hayatını futbola adamış biri. Her zaman futbolun
içinde olmak istedi hep futbolla meşgul olmak istedi Bernard Halford .
18indeyken futbolcu olamayacağını anladı ve Oldham Athletic kulübüne sekreterlik başvurusu
yaptı. Yöneticiler içindeki futbol aşkını gözlerinden anlasa da ona çok genç olduğunu
ve beklemesi gerektiğini söylediler. 23 yaşında bu işi alacak ve çok başarılı
olacaktı. Deneyimsizdi ama öğrenmeye istekliydi. 13 yıl burada çalışmış ve
futbol kulübünde işler nasıl yürür öğrenmişti. Bu yetenekli futbol aşığının işindeki
başarısı ona Manchester City Genel Sekreterliği unvanını getirdi.
Manchester’ın Mavileri Bernard Halford’un her şeyi olmuştu. Mesai saatleri çalışma günleri olmadan sadece takımın başarısı için kendi isteğiyle çalışıyordu. Hemen her konuda ona danışılıyordu. 6 kez kulübün sahibi değişti. 30 teknik direktörün City ile anlaşma imzalamasına tanıklık etti. Hiçbiri ile en ufak bir sorun yaşamadı. Yüzlerce yeni transfere kulübü, antrenman tesislerini gezdirdi. En karanlık günleri gördü; 5 kez küme düşme acısı yaşadı. 5 kez Premier Lig’e geri dönüşü kutladı. Bir futbol takımının her düştüğünde yeniden ayağa kalkmasındaki gizli kahramanlardan biri oldu. Yaşadığı en unutulmaz an, Manchester City’nin Premier Lig şampiyonluğuna tanıklık etmesiydi. 2003 yılında M.City eski stadını terk ederken stadın kapılarını son kez kilitleme onuru ona verildi.
2006’da, Manchester City’nin Onur Duvarı’na Bernard Halford adının yazdığı metal plaka çivilenirken, Halford’un dışında duvarda adı bulunanların hepsi futbolcuydu…2010’da Manchester City’nin Onursal Başkanlığı’na getirildi. Bu konum daha çok elçilik benzeri, sembolik bir unvan olsa da, Bernard Halford 32 yıldır sürdürdüğü görevlerini bırakmadı. Bugün hâlâ takım ve futbolcuların ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlıyor, iç ve dış sahadaki tüm maçlara takımla birlikte gidiyor. Daha biletlerin organizasyonu U21 takımının yürütmesi( Patrik Viera ile birlikte ) gibi görevleri var. Bernard Halford, 32 yıl görev yaptığı kulüpte sadece bir çalışan değil, hiç de olmadı... Ona Mr. Manchester City diyorlar. Emekli olmak ise onun için bir seçenek değil... Çünkü Manchester City, Halford için bir iş değil, hayatının en önemli parçası... Bernard Halford, futbolcu olamadı, teknik direktörlük yapmadı. Ama kulübü için bir futbol efsanesi olmayı başardı. Hikayesi, yıllar boyunca anlatılmaya devam edecek...
Ve güzel bir not , Bernard Halford ile şimdiye dek onlarca röportaj yapıldı, son röportajlarından birini 11 yaşında bir genç delikanlıya vermişti. Gelecekte iyi bir spor gazetecisi olmayı hedefleyen Josh Lawless, Bernard Halford röportajını kaleme alırken bu işe ne kadar yeteneği olduğunu kanıtladı. Genç Josh’a, yazısının başarısını ödüllendirmek için Manchester City medya departmanında yarı zamanlı iş teklif edildi. Futbol işte bu tip hikayeler sayesinde sadece futbol değildir. Ve iyi ki de öyledir. Sizin de içinizdeki futbol aşkı hiç bitmesin. Belki bir gün biz de spor mühendisleri olarak.. neyse oralara hiç girmeyeyim anlat anlat bitiremem.
Manchester’ın Mavileri Bernard Halford’un her şeyi olmuştu. Mesai saatleri çalışma günleri olmadan sadece takımın başarısı için kendi isteğiyle çalışıyordu. Hemen her konuda ona danışılıyordu. 6 kez kulübün sahibi değişti. 30 teknik direktörün City ile anlaşma imzalamasına tanıklık etti. Hiçbiri ile en ufak bir sorun yaşamadı. Yüzlerce yeni transfere kulübü, antrenman tesislerini gezdirdi. En karanlık günleri gördü; 5 kez küme düşme acısı yaşadı. 5 kez Premier Lig’e geri dönüşü kutladı. Bir futbol takımının her düştüğünde yeniden ayağa kalkmasındaki gizli kahramanlardan biri oldu. Yaşadığı en unutulmaz an, Manchester City’nin Premier Lig şampiyonluğuna tanıklık etmesiydi. 2003 yılında M.City eski stadını terk ederken stadın kapılarını son kez kilitleme onuru ona verildi.
2006’da, Manchester City’nin Onur Duvarı’na Bernard Halford adının yazdığı metal plaka çivilenirken, Halford’un dışında duvarda adı bulunanların hepsi futbolcuydu…2010’da Manchester City’nin Onursal Başkanlığı’na getirildi. Bu konum daha çok elçilik benzeri, sembolik bir unvan olsa da, Bernard Halford 32 yıldır sürdürdüğü görevlerini bırakmadı. Bugün hâlâ takım ve futbolcuların ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlıyor, iç ve dış sahadaki tüm maçlara takımla birlikte gidiyor. Daha biletlerin organizasyonu U21 takımının yürütmesi( Patrik Viera ile birlikte ) gibi görevleri var. Bernard Halford, 32 yıl görev yaptığı kulüpte sadece bir çalışan değil, hiç de olmadı... Ona Mr. Manchester City diyorlar. Emekli olmak ise onun için bir seçenek değil... Çünkü Manchester City, Halford için bir iş değil, hayatının en önemli parçası... Bernard Halford, futbolcu olamadı, teknik direktörlük yapmadı. Ama kulübü için bir futbol efsanesi olmayı başardı. Hikayesi, yıllar boyunca anlatılmaya devam edecek...
Ve güzel bir not , Bernard Halford ile şimdiye dek onlarca röportaj yapıldı, son röportajlarından birini 11 yaşında bir genç delikanlıya vermişti. Gelecekte iyi bir spor gazetecisi olmayı hedefleyen Josh Lawless, Bernard Halford röportajını kaleme alırken bu işe ne kadar yeteneği olduğunu kanıtladı. Genç Josh’a, yazısının başarısını ödüllendirmek için Manchester City medya departmanında yarı zamanlı iş teklif edildi. Futbol işte bu tip hikayeler sayesinde sadece futbol değildir. Ve iyi ki de öyledir. Sizin de içinizdeki futbol aşkı hiç bitmesin. Belki bir gün biz de spor mühendisleri olarak.. neyse oralara hiç girmeyeyim anlat anlat bitiremem.
Not: Yazıdaki bilgilerin büyük çoğunu Okay Karaca’nın
yazısından alıntı yaptığımı söylemek isterim.
Asil SUN
İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği
Mail adresi: asilsun35@gmail.com

Asil SUN
İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği
Mail adresi: asilsun35@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder