Son Yazılar

Futbol

basketbol

diğer sporlar

5 Kasım 2014 Çarşamba

Maslow Amca ve Futbol Bağlamı


İnsanın doğduğu andan başlayan zorunlu ve daha sonra ise ilerleyen yaşamı ile çeşitlenen ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar bilim adamları ve araştırmacılar tarafından ilk olarak ikiye ayrılmış. Bunlardan ilki birincil ihtiyaçlar, diğeri ise ikincil ihtiyaçlar. Daha sonra Maslow amca diye biri çıkıp bu iki ayrım yetersizdir deyip bir ihtiyaçlar dizisi oluşturmuş. İşte o liste:



Bu listede anlatılmak istenen bir insanın ihtiyaçlarının, geçişler bu kadar net olmasa da sıralamasının yakın çerçevede böyle olduğudur.

Benim teorim ise futbolun bu çerçevede yeniden düzenlenmesi gerektiği. Olabildiğince madde madde açıklamaya çalışacağım. Ve bu liste fiziksel gereksinimlerden başlayıp, kendini gerçekleştirme basamağına ulaştığı için ben de ilk aşamadan başlayıp sona doğru ilerleyeceğim. Ve bu anlatı sırasında tüm bağlantılarımı futboldan seçmeye çalışacağım.

1- Fiziksel Gereksinim

Bizim ilk başta bu oyunu öğrenmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Oyunun varlığından haberdarız ama ne yazık ki kör dövüşü şeklinde bir şeyler yapma çabasındayız. Ama olmadığını ne zaman fark edeceğiz açıkçası bilmiyorum.
Fiziksel gereksinimde oyunu oynamak için fiziksel yeterlilik aramalıyız. Son zamanlarda futbol medyasında bolca geçen bir konu, kondisyonlar, maç içerisinde koşu mesafeleri, faydalı koşular, dribblingler… Bu veriler işe yarar şekilde geliştirilmediği sürece bu iş dünya standartlarında yapılamayacak. Artık bunu kafalarımızın alması gerekiyor. Çünkü rakip bizden bire birde daha güçlü, her ikili mücadelede oyunda kalıyor. Yan yana yapılan koşularda bizim oyuncumuzun dili çıkarken, rakip futbolcu posta dağıtan postacı havasında gayet rahat deparını atıyor.

Hepimiz biliyoruz, Arda A.Madrid’e ilk gittiği zaman fiziksel yeterlilik sağlayamadığı için futbol oynayamadı. Çünkü Avrupa futbolunda bu işin bazı standartları vardı. Ve yetenekten önce (ki üstün yeteneğe sahip insan sayısı çok az) fiziğinin saha içi istenen performansı için yeterli olup olmadığına bakılıyordu. Arda takıma ancak fiziksel açıdan kendine bir şeyler kattıktan sonra takıma katıldı. Yani vücut olarak fit bir yapıya kavuştu. Fazla kilolarından kurtulması sağlandı. Aynı olay Emre için de geçerli tabii. A.Madrid’e sadece 6 aylığına gitti fakat ciddi anlamda zayıflamış halde Türkiye’ye döndü.

Daha sonra bir oyun sistemi, bir akıl geliştirilmesi gerekiyor. Pas mı oynarsın, yoksa konrta atak takımı mı olursun ya da bambaşka bir mantığa mı sahip olursun artık orası sana kalmış.

2-Güvenlik Gereksinimi

Saha içerisinde bunlar olacakken, tribüne gelen adamın da sahaya madde atmamayı öğrenmesi gerekiyor. Atınca hem kendisinin, hem kulübünün zarar gördüğünü ve eline hiçbir şey geçmediğini anlaması gerekiyor.

Burada ben ilk basamak geçildikten sonra ikinci kısmın daha kolay elde edileceğini düşünüyorum. Sahada birşeyler görmeye başlayan, bir kıvılcım hisseden seyircinin olumlu yönde evrileceği kanaatindeyim.

İlla ki arada çürük yumurtalar çıkacaktır. İşte o zaman da gerçek güvenlik gereksinimi oluştu demektir. Spor mahkemeleri devreye girmeli ve stadlardan sporun her branşından uzaklaştırılmalıdır böyle zihniyetler.

3- Sevme-Sevilme Gereksinimi

Bu esasında farklı anlaşılabilecek ve her okuyanın farklı yorumlayacabileceği cinsten bir başlık. Benim insiyatifime göre bu oyun bizde sevilmiyor. Futbolu seviyoruz deyiminin yanlış bilinen bir gerçek olduğuna inanıyorum. Çoğumuz futbola holiganizm düzeyinde ilgi duyuyor ve sadece kendi takımını destekliyor. Aslında sayılarda beni savunuyor diyebilirim. 20 Yaş Altı Dünya Kupası seyirci ortalamalarını size aktarmam, futbolu ne kadar sevdiğimiz konusunda fikir sahibi olmamız için yeterli olur diye düşünüyorum.

Ülkeler
Türkiye(2013)
Kolombiya(2011)
Mısır(2009)
Kanada(2007)
Seyirci Ort.
4828
25191
24915
22989

4- Saygınlık Gereksinimi

Konu buraya geldiğinde bir hayli tıkanıyor. Ne futbol oynabiliyoruz doğru dürüst, ne de güvenli bir ortam yaratabiliyoruz bir de üstüne yetmezmiş gibi zaten futbolun kendisini sevmiyoruz. Ama ne hikmetse tüm varlıklardan Dünya 3.’sü olmuş bir ülke neferleri olarak saygı bekliyoruz. İddaada avrupa maçlarında bize yüksek oran rakibe düşük oran verilince hayıflanıyoruz. Hatta şaşırıyoruz yok artık diye.

Çoğumuz da her gece yatmadan önce Avrupa’da kaldırılacak bir kupa hayali kuruyor. Ya dünya standartlarını görmüyoruz ya da görmek işimize gelmiyor. At gözlüğü ile süper ligimize odaklanıp dünyaya ahkam kesmeyi bizim için makul bir başarı sayıyoruz.

5- Kendini Gerçekleştirme

Bu madde zaten bizim ülkemiz için absürt kaçar ama ben yine de açıklıyayım. Bu mertebe, futbolla yatıp futbolla kalkma mertebesidir. Hayatını bu işe adayacak kadar sevmek ve futbolda yetkin bir insan olabilmek için gerekli her şeyi yapma durumudur. Yani bir Mourinho’dur, ya da bir Güntekin Onay’dır.

Tek ricam bu yazıyı Türk futboluna genel bir eleştiri olarak algılanması. Özele indirgemek isterseniz eğer kulüp rencide etmek gibi bir derdim yok; fakat yazıyı okuduktan sonra Dortmund-Galataray maçını bir de bu gözle izleyiniz.



Ahmet Erdoğan
Kocaeli Üniversitesi Metalurji Malzeme Mühendisliği
amet-erdgn@hotmail.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Murat Çolakoğlu