Futbol içinde bolca hissiyat barındırır. Sevgi, saygı,
fedakarlık, vefakarlık, hüzün ve neşe gibi. Öyle günler gelir ki bu hisler
dışarı atıverir kendini. Maçlar, turnuvalar, sezonlar biter geriye o hisler
kalır sadece. İnsandır en nihayetinde futbolcu da, antrenör de. Juventus 2006 sezonunun
sonunda küme düşürüldüğünde, yıldızları birer birer kaçtığında takımın abileri
sahneye çıkıp futbolun onlara verdiklerini çıkıp söylemeyi bilmişlerdi. Del
Piero, Buffon ve Nedved takımda kalan birkaç yıldızdı. Herkes uçup gitmişti
koskoca Juventus’tan. İşte o zaman Nedved çıkıp “Bir takım küme düşerse
futbolcular gider, adamlar kalır” demişti. “Adamlık” kavramını baştan aşağı
yaşatmıştı işte herkese. Efsane dediğin nedir sorusuna bizzat cevaptı.
Takvimler 2013
Senesinin Mayıs ayını gösterdiğinde Benfica, sadece 15 gün içerisinde toplam 3
maça çıkacaktı. Bu 15 gün içerisinde hem UEFA Avrupa Ligi Şampiyonu, hem
Portekiz liginin şampiyonu hem de Portekiz Kupası’nın sahibi olma ihtimali
vardı Benfica’nın. Bu 3 maçtan ilk olanı 11.05.2013 tarihinde deplasmanda Porto
ile oynayacağı lig maçıydı. Beraberliğin Benfica’ya yeteceği maçtı.89 dakika
1-1 beraberlikle devam ederken Porto 90. Dakikada golü buldu ve Benfica Teknik
Direktörü Jorge Jesus dizlerini çökerek gözleri dolu bir şekilde kalan
dakikaları izledi. Çünkü bu mağlubiyet, Porto’nun sonraki maçını kazandığı
takdirde şampiyon olacağını gösteriyordu. Bu maçtan 4 gün sonra UEFA Avrupa
Ligi Finali’nde Chelsea ile Amsterdam Arena’da oynayacaktı Benfica. Porto
maçının kopyasıydı bu maç ve yine uzatmalarda gelen golle yıkıldı Benfica. 26.05.2013’te
Portekiz Kupa Finali’nde Vitoria Guimaraes ile karşılaşıyor ve bu maçında son
10 dakikasında gelen gollerle Benfica burdan da eli boş dönüyordu. Bu maçların
ardından Benfica hocası Jorge Jesus yapmış olduğu açıklamada ”Uzatmalar hayallerimi yıktı, o yüzden
uzatmalardan nefret ediyorum nefret.” Derken
hepimizin yüreğini sızlatmıştı. Ne çektin be Benfica!
Bambaşka bir hikayeye gidelim şimdi de. Ankaragücü’nün Süper
Lig’den oradan da Bank Asya 1. Ligden(şimdiki adıyla PTT 1. lig) nasıl
düştüğünü az çok hatırlarsınız. Kulübün kayyuma devredilmesi, futbolcuların
alacaklarını alamaması, tesislere ve idari binalara gelen hacizler derken
futbolcular formalarını devre arası değiştirmeden ıslak bir şekilde tekrar
giyiyorlardı. Ardından yönetimdeki krizler Ankaragücü’nü daha da kötüye
götürüyordu. Dönemin Ankaragücü Başkanı Atilla Süslü, olağan kongre öncesi
yapmış olduğu açıklamada ekonomiye, paraya şöyle tövbe etti :”Rica ediyorum, yalvarıyorum.Artık solunum
cihazına bağlandık, fişimiz çekilmek üzere. İmdat diyorum.”
Çağımızda çoğu futbolsever Messi, Ronaldo
hayranı. Şahsen ben de Messi’yi tercih edenlerdenim. Ama Messi hayranları
Ronaldo’yu da sevemezmiş gibi bir algı yaratıldı. Sanki Messi’yi seven bir
futbolsever ile Ronaldo’yu seven bir futbolsever küsmüş gibi bir izlenim var. İnsanları
ikiye ayırdılar sırf bunun için. Ancak Messi gibi o da Arjantin’li olan efsane
futbolcu Diego Armando Maradona bu konu üzerinde sarfettiği bir söz ile bizleri
adeta barıştırır gibi:”Messi’yi ya da
Ronaldo’yu tutacağınıza ikisini de tutun, futbolun zevkini yaşayın.”
Futbol bizim
için çok önemli bir şey. Çok değer verdiğimiz çok zaman ayırdığımız dolayısıyla
sevdiğimiz bir şey futbol. Bizler futbola bu kadar bağlıyken acaba futbolcular
nasıl bakıyorlar bu duruma? Onlar da gerçekten seviyorlar mı futbolu bizim
kadar? Eski CSKA Moskovalı ve şu anda Çin’in Shandong Luneng takımında top koşturan Brezilyalı
golcü Vagner Love bakın futbol için ne demiş: ”Beni futbol oynuyor zannetmeyin. Benim yaptığım şey sevgilimle 90
dakikalık dilimler halinde zaman geçirmek.”
Dönemin Trabzonspor Teknik Direktörü
Şenol Güneş, takımının istikrarsız ve kötü sonuçlar aldığı haftalarda stada
gelen taraftarların sayısında gitgide bir azalma görüyordu. Yine bir gün taraftarlarının
az sayıda olduğu bir iç saha maçından sonra onlara seslenerek biraz mizahla biraz
da gerçeklikle sitemini belli etti :”Demek
ki maçın seyircili olduğunu bilmiyorlardı. Haber veririz bundan sonra. Gelmeyenlerin
de canı sağ olsun.”
Ülkemizdeki spor gazetelerinin özellikle
transfer dönemlerinde atmış oldukları
manşet, yapmış oldukları bomba transfer haberlerini hepimiz biliyoruz. Asparagas,
uydurma haber yapmayı seviyor galiba bizim gazeteler. 2000-2003 yılları
arasında ülkemizde Fenerbahçe ve Galatasaray’da top koşturmuş İsrailli oyuncu
Haim Revivo bizim gazeteler hakkında :”Türk
gazetelerinde tek doğru şey tarihtir.” Derken çok haklı değil miydi?
Kaybedilen bir maç sonrası antrenörlerin
klasikleşmiş sözleri vardır. Kimi hocalar mağlubiyetin sorumlusu olarak kendilerini
görürler, kimileri ise oyuncularının performansını ya da hakemleri sorumlu
tutarlar. İngiliz eski futbolcu ve teknik direktör Ron Atkinson, hocalığını
yaptığı takımın almış olduğu mağlubiyeti, tarihe geçmiş şu sözleriyle açıkladı:
”Hayatım boyunca hakemler hakkında yorum
yapmadım ve bu alışkanlığımı bugün maçımızı yöneten şerefsiz için bozmayacağım.”
Takvimler 2012 Şubat Ayını gösterdiğinde
Zambiya, Afrika Kupasında finale kalmış ve rakip Fildişi Sahilleri’ydi. Berabere
biten maç sonunda atılan seri penaltılarla kazanan Zambiya oluyordu. Finale
gelirken Gana engelini 1-0’lık skorla
geçmişti Zambiya. Bu yarı final maçının hemen ardından Zambiya Teknik Direktörü
Fransız Herve Renard şu ilginç sözleri sarf etti:
”Finale çıkmış olabiliriz ama bizim için
değişen bir şey yok. Biz hala kendi formalarımızı kendimiz yıkıyoruz.”
13 Mart 2013
tarihinde Elazığspor Teknik Direktörü Yılmaz Vural ile oyunculardan Serdar
Gürler ve Vanja İveşa, Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde “Futbolda
Kenar Yönetimi” konulu panele
katılmışlardı. Elazığspor tarafrarlarından biri Serdar Gürler’e sorduğu “Serdar
sen Fransa’da yetişmiş bir oyuncusun. Sence Türkiye ile Fransa arasında futbol
olarak ne gibi farklar var?” sorusuna Serdar Gürler öyle bir cevap verdi ki hem
yanındaki Yılmaz Hoca ile İveşa’yı hem de bizleri güldürmüş oldu: ”Türkiye’de Yılmaz Hoca var ama Fransa’da
yok.”
2013 senesinde yapılan Konfederasyon Kupası’nda
İspanya ile karşılaşan Tahiti sahadan 10-0 gibi farklı bir skorla yenik
ayrıldı. Bu maç öyle bir maç ki maç başlamadan önce konuşulanlar, maç
başladıktan sonra konuşulanlardan daha çoktu. Genelde bunun tersi olur, maç
sonu daha çok şey konuşulur. Bunda en büyük etken Tahiti’nin çok zayıf bir ekip
olması. Nitekim Tahiti Teknik Direktörü Eddy Etaeta ‘nin sözleri her şeyi
gösteriyordu. ”İsterse İspanya bize 20
tane gol atsın, biz onlara 1 tane gol atarsak sevineceğiz.” İşte böyle bir
oyun futbol…
Cristiano Lucarelli’yi tanıyanınız vardır
umarım.Kendisi için Livorno’nun Metin Oktay’ı bile dedikleri oluyor bazen. Menajerinin
“Milyonunuz Sizde Kalsın” adıyla kitaplaştırdığı bir isim Lucarelli. Onun
Livorno’ya olan aşkını şu cümlesi çok iyi açıklıyor zaten: ”Bazıları kazandıkları milyonlarla kendilerine Ferrari yada bir yat
alır, ben ise kazandığım paramla Livorno forması alıyorum.”
2013-2014 sezonunun
ilk maçında Beşiktaş, Olimpiyat Stadı’nda ağırladığı Trabzonspor’u 2-0 mağlup
etmişti. Beşiktaş’ta o maç kaleyi bildiğiniz üzere eski Trabzonsporlu Tolga
Zengin koruyordu. Profesyonel bir futbolcu takımının galibiyetinde sevinir, gol
attığında mutlu olur ve yüzü güler. Tolga Zengin gibi, transfer olduğu takımın
eski takımına karşı aldığı galibiyette mutlu olamayışını tüm Türkiye gördü. Buna
benzer birçok örnek yakın tarihte Avrupa Liglerinde de yaşandı. Tolga Zengin’in
maç sonu açıklamasında bu duygusallığı görebiliyoruz: ”Maçtan sonra neden sevinmedin diyenlere; Ben o kulübe 17 senemi verdim
kimse zil takıp oynamamı beklemesin.”
Şu anda hiçbir takım çalıştırmayan
Manchester United ve Everton’un eski teknik direktörü David Moyes, geçen sezon
lig bitmesine haftalar kala istifa etmişti. Everton’da görev yaptığı 11 sene
boyunca Everton’u Premier Lig’in en zor deplasmanlardan biri haline getirmişti.
Premier Lig’de vatandaşı Sir Alex Ferguson ise Manchester United’i bırakacaktı.
Veliahtı olarak vatandaşı Moyes’i görmüş olmalı ki kendisi ilk olarak
ona teklifte bulunmuştu Manchester United teknik direktörlüğü için. David
Moyes teklifi aldıktan sonra vermiş
olduğu bir röportajda şu sözleri ile Ferguson’a olan saygısını göstermişti :”Sir Alex Ferguson bana bu görevi teklif
ettiğinde cevap olarak evet yada hayır bile diyemedim.Yüzüm kızardı ve şok oldum.
”
Son olarak yazımı
Dünya Futbol Tarihinin yaşayan efsaneleri arasında yer alan Zinedine Zidane’nın
klişe olmuş bir sözüyle tamamlayacağım. “Dünyanın en iyi ortasaha oyuncusu
olmak nasıl bir duygu?” sorusuna Zidane
o mütevazi cevabı vermiş:”Bilmem.Paul
Scholes’e sorun.”
Ahmet Vardi
Fırat Üni. Makine Mühendisliği
ahmtvrd@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder