Son Yazılar

Futbol

basketbol

diğer sporlar

4 Ekim 2014 Cumartesi

Futbol Dünyasının Unutulmaz Sözleri




                                 
Futbol içinde bolca hissiyat barındırır. Sevgi, saygı, fedakarlık, vefakarlık, hüzün ve neşe gibi. Öyle günler gelir ki bu hisler dışarı atıverir kendini. Maçlar, turnuvalar, sezonlar biter geriye o hisler kalır sadece. İnsandır en nihayetinde futbolcu da, antrenör de. Juventus 2006 sezonunun sonunda küme düşürüldüğünde, yıldızları birer birer kaçtığında takımın abileri sahneye çıkıp futbolun onlara verdiklerini çıkıp söylemeyi bilmişlerdi. Del Piero, Buffon ve Nedved takımda kalan birkaç yıldızdı. Herkes uçup gitmişti koskoca Juventus’tan. İşte o zaman Nedved çıkıp “Bir takım küme düşerse futbolcular gider, adamlar kalır” demişti. “Adamlık” kavramını baştan aşağı yaşatmıştı işte herkese. Efsane dediğin nedir sorusuna bizzat cevaptı.


Takvimler 2013 Senesinin Mayıs ayını gösterdiğinde Benfica, sadece 15 gün içerisinde toplam 3 maça çıkacaktı. Bu 15 gün içerisinde hem UEFA Avrupa Ligi Şampiyonu, hem Portekiz liginin şampiyonu hem de Portekiz Kupası’nın sahibi olma ihtimali vardı Benfica’nın. Bu 3 maçtan ilk olanı 11.05.2013 tarihinde deplasmanda Porto ile oynayacağı lig maçıydı. Beraberliğin Benfica’ya yeteceği maçtı.89 dakika 1-1 beraberlikle devam ederken Porto 90. Dakikada golü buldu ve Benfica Teknik Direktörü Jorge Jesus dizlerini çökerek gözleri dolu bir şekilde kalan dakikaları izledi. Çünkü bu mağlubiyet, Porto’nun sonraki maçını kazandığı takdirde şampiyon olacağını gösteriyordu. Bu maçtan 4 gün sonra UEFA Avrupa Ligi Finali’nde Chelsea ile Amsterdam Arena’da oynayacaktı Benfica. Porto maçının kopyasıydı bu maç ve yine uzatmalarda gelen golle yıkıldı Benfica. 26.05.2013’te Portekiz Kupa Finali’nde Vitoria Guimaraes ile karşılaşıyor ve bu maçında son 10 dakikasında gelen gollerle Benfica burdan da eli boş dönüyordu. Bu maçların ardından Benfica hocası Jorge Jesus yapmış olduğu açıklamada ”Uzatmalar hayallerimi yıktı, o yüzden uzatmalardan nefret ediyorum nefret.” Derken hepimizin yüreğini sızlatmıştı. Ne çektin be Benfica!

Bambaşka bir hikayeye gidelim şimdi de. Ankaragücü’nün Süper Lig’den oradan da Bank Asya 1. Ligden(şimdiki adıyla PTT 1. lig) nasıl düştüğünü az çok hatırlarsınız. Kulübün kayyuma devredilmesi, futbolcuların alacaklarını alamaması, tesislere ve idari binalara gelen hacizler derken futbolcular formalarını devre arası değiştirmeden ıslak bir şekilde tekrar giyiyorlardı. Ardından yönetimdeki krizler Ankaragücü’nü daha da kötüye götürüyordu. Dönemin Ankaragücü Başkanı Atilla Süslü, olağan kongre öncesi yapmış olduğu açıklamada ekonomiye, paraya şöyle tövbe etti :”Rica ediyorum, yalvarıyorum.Artık solunum cihazına bağlandık, fişimiz çekilmek üzere. İmdat diyorum.”

Çağımızda çoğu futbolsever Messi, Ronaldo hayranı. Şahsen ben de Messi’yi tercih edenlerdenim. Ama Messi hayranları Ronaldo’yu da sevemezmiş gibi bir algı yaratıldı. Sanki Messi’yi seven bir futbolsever ile Ronaldo’yu seven bir futbolsever küsmüş gibi bir izlenim var. İnsanları ikiye ayırdılar sırf bunun için. Ancak Messi gibi o da Arjantin’li olan efsane futbolcu Diego Armando Maradona bu konu üzerinde sarfettiği bir söz ile bizleri adeta barıştırır gibi:”Messi’yi ya da Ronaldo’yu tutacağınıza ikisini de tutun, futbolun zevkini yaşayın.”

Futbol bizim için çok önemli bir şey. Çok değer verdiğimiz çok zaman ayırdığımız dolayısıyla sevdiğimiz bir şey futbol. Bizler futbola bu kadar bağlıyken acaba futbolcular nasıl bakıyorlar bu duruma? Onlar da gerçekten seviyorlar mı futbolu bizim kadar? Eski CSKA Moskovalı ve şu anda Çin’in Shandong  Luneng takımında top koşturan Brezilyalı golcü Vagner Love bakın futbol için ne demiş: ”Beni futbol oynuyor zannetmeyin. Benim yaptığım şey sevgilimle 90 dakikalık dilimler halinde zaman geçirmek.”

Dönemin Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, takımının istikrarsız ve kötü sonuçlar aldığı haftalarda stada gelen taraftarların sayısında gitgide bir azalma görüyordu. Yine bir gün taraftarlarının az sayıda olduğu bir iç saha maçından sonra onlara seslenerek biraz mizahla biraz da gerçeklikle sitemini belli etti :”Demek ki maçın seyircili olduğunu bilmiyorlardı. Haber veririz bundan sonra. Gelmeyenlerin de canı sağ olsun.”

Ülkemizdeki spor gazetelerinin özellikle transfer dönemlerinde  atmış oldukları manşet, yapmış oldukları bomba transfer haberlerini hepimiz biliyoruz. Asparagas, uydurma haber yapmayı seviyor galiba bizim gazeteler. 2000-2003 yılları arasında ülkemizde Fenerbahçe ve Galatasaray’da top koşturmuş İsrailli oyuncu Haim Revivo bizim gazeteler hakkında :”Türk gazetelerinde tek doğru şey tarihtir.” Derken çok haklı değil miydi?

Kaybedilen bir maç sonrası antrenörlerin klasikleşmiş sözleri vardır. Kimi hocalar mağlubiyetin sorumlusu olarak kendilerini görürler, kimileri ise oyuncularının performansını ya da hakemleri sorumlu tutarlar. İngiliz eski futbolcu ve teknik direktör Ron Atkinson, hocalığını yaptığı takımın almış olduğu mağlubiyeti, tarihe geçmiş şu sözleriyle açıkladı: ”Hayatım boyunca hakemler hakkında yorum yapmadım ve bu alışkanlığımı bugün maçımızı yöneten şerefsiz için bozmayacağım.”

Takvimler 2012 Şubat Ayını gösterdiğinde Zambiya, Afrika Kupasında finale kalmış ve rakip Fildişi Sahilleri’ydi. Berabere biten maç sonunda atılan seri penaltılarla kazanan Zambiya oluyordu. Finale gelirken  Gana engelini 1-0’lık skorla geçmişti Zambiya. Bu yarı final maçının hemen ardından Zambiya Teknik Direktörü Fransız Herve Renard şu ilginç sözleri sarf etti: ”Finale çıkmış olabiliriz ama bizim için değişen bir şey yok. Biz hala kendi formalarımızı kendimiz yıkıyoruz.”

13 Mart 2013 tarihinde Elazığspor Teknik Direktörü Yılmaz Vural ile oyunculardan Serdar Gürler ve Vanja İveşa, Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde “Futbolda Kenar Yönetimi”  konulu panele katılmışlardı. Elazığspor tarafrarlarından biri Serdar Gürler’e sorduğu “Serdar sen Fransa’da yetişmiş bir oyuncusun. Sence Türkiye ile Fransa arasında futbol olarak ne gibi farklar var?” sorusuna Serdar Gürler öyle bir cevap verdi ki hem yanındaki Yılmaz Hoca ile İveşa’yı hem de bizleri güldürmüş oldu: ”Türkiye’de Yılmaz Hoca var ama Fransa’da yok.”

2013 senesinde yapılan Konfederasyon Kupası’nda İspanya ile karşılaşan Tahiti sahadan 10-0 gibi farklı bir skorla yenik ayrıldı. Bu maç öyle bir maç ki maç başlamadan önce konuşulanlar, maç başladıktan sonra konuşulanlardan daha çoktu. Genelde bunun tersi olur, maç sonu daha çok şey konuşulur. Bunda en büyük etken Tahiti’nin çok zayıf bir ekip olması. Nitekim Tahiti Teknik Direktörü Eddy Etaeta ‘nin sözleri her şeyi gösteriyordu. ”İsterse İspanya bize 20 tane gol atsın, biz onlara 1 tane gol atarsak sevineceğiz.” İşte böyle bir oyun futbol…

Cristiano Lucarelli’yi tanıyanınız vardır umarım.Kendisi için Livorno’nun Metin Oktay’ı bile dedikleri oluyor bazen. Menajerinin “Milyonunuz Sizde Kalsın” adıyla kitaplaştırdığı bir isim Lucarelli. Onun Livorno’ya olan aşkını şu cümlesi çok iyi açıklıyor zaten: ”Bazıları kazandıkları milyonlarla kendilerine Ferrari yada bir yat alır, ben ise kazandığım paramla Livorno forması alıyorum.”

2013-2014 sezonunun ilk maçında Beşiktaş, Olimpiyat Stadı’nda ağırladığı Trabzonspor’u 2-0 mağlup etmişti. Beşiktaş’ta o maç kaleyi bildiğiniz üzere eski Trabzonsporlu Tolga Zengin koruyordu. Profesyonel bir futbolcu takımının galibiyetinde sevinir, gol attığında mutlu olur ve yüzü güler. Tolga Zengin gibi, transfer olduğu takımın eski takımına karşı aldığı galibiyette mutlu olamayışını tüm Türkiye gördü. Buna benzer birçok örnek yakın tarihte Avrupa Liglerinde de yaşandı. Tolga Zengin’in maç sonu açıklamasında bu duygusallığı görebiliyoruz: ”Maçtan sonra neden sevinmedin diyenlere; Ben o kulübe 17 senemi verdim kimse zil takıp oynamamı beklemesin.”

Şu anda hiçbir takım çalıştırmayan Manchester United ve Everton’un eski teknik direktörü David Moyes, geçen sezon lig bitmesine haftalar kala istifa etmişti. Everton’da görev yaptığı 11 sene boyunca Everton’u Premier Lig’in en zor deplasmanlardan biri haline getirmişti. Premier Lig’de vatandaşı Sir Alex Ferguson ise Manchester United’i bırakacaktı. Veliahtı olarak vatandaşı Moyes’i görmüş olmalı ki kendisi  ilk olarak  ona teklifte bulunmuştu Manchester United teknik direktörlüğü için. David Moyes  teklifi aldıktan sonra vermiş olduğu bir röportajda şu sözleri ile Ferguson’a olan saygısını göstermişti :”Sir Alex Ferguson bana bu görevi teklif ettiğinde cevap olarak evet yada hayır bile diyemedim.Yüzüm kızardı ve şok oldum. ”


Son olarak yazımı Dünya Futbol Tarihinin yaşayan efsaneleri arasında yer alan Zinedine Zidane’nın klişe olmuş bir sözüyle tamamlayacağım. “Dünyanın en iyi ortasaha oyuncusu olmak nasıl bir duygu?” sorusuna  Zidane o mütevazi cevabı vermiş:”Bilmem.Paul Scholes’e sorun.”




Ahmet Vardi
Fırat Üni. Makine Mühendisliği
ahmtvrd@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Murat Çolakoğlu