HÜSRAN!
Bir önceki yazıma “milli takımlar bazında pek de parlak günler yaşamadığımız son dönemler…” diye başlamıştım futbol ve basketbolu kastederek. Uzun yıllardır açık ara en başarılı olduğumuz branş olan kadın voleybolda bizi mutlu edecek sonuçlar geleceğini düşünüyordum. Sadece 3 maç oynadık ama bu dünya şampiyonası bizim için şimdiden hüsran oldu, kadın voleybolu da bu kervana eklendi.
6’lı gruptan 4 takımın bir üst tura yükseldiği sistemde elenen 2 takımdan alınan puanlar silinecek ve biz bir mucize olup Brezilya’dan puan alamazsak üst tura sadece 1 puanla çıkacağız. Bu da yarı final hayallerimizin bitmesi anlamına geliyor. Zaten bu mucizeyi beklemeyi bırakın, bazı şeyler değişmediği takdirde Brezilya’dan set almamız bile zor gözüküyor.
İlk olarak bu başarısızlığı oyuncu bazında ele alırsak, takımın her anlamda bel kemiği olan Gözde’nin formsuzluğu alınan sonuçlarda en önemli etken. Grand Prix’de takımı sırtlayan, bazı maçlarda en skorer oyuncumuz olan, bunun yanında manşet yükümüzü de çeken Gözde 1 aylık süreçte nasıl bu kadar formdan düşmüş inanamıyorum. Onun yanına bir de Naz’ın dengesiz oyunu eklenince sonuçlar kaçınılmaz oldu. Sırbistan maçında pasör çaprazı mevkisinden istediğimiz verimi alamadık fakat sonraki 2 maçta Seda bu bölgedeki görevini gayet iyi idare etti. Normalde bu mevkide oynayan bir oyuncunun takımın skor yükünü çekmesi gerekir fakat Polen’in de Seda’nın da turnuva öncesi formsuz olmaları mevcut oyunlarından memnun kalmamıza sebep oluyor. Bahar’ın sahada yokları oynaması da takımı etkileyen diğer önemli faktör. Orta oyuncuların ilk görevi blok yapmaktır. Sonra servis sonra da hücum etmeleri beklenir. Formda bir Bahar bunların tamamını çok iyi şekilde yaptığı için mevcut durumda sahada 1 kişi eksik oynuyoruz desek yeri.
Olumlu tarafından bakacak olursak, Kübra Akman genç yaşına rağmen yüksek fiziği gibi ilk göze çarpan kişi. 19 yaşında olmasına rağmen şu anda dünyanın sayılı ortaları arasına adını yazdırmış durumda ve takımdaki görevini layıkıyla yapmakta. Son Bulgaristan maçında 10 blok yapmış olmasına karşın maçı kazanamamış olmamızsa onun adına büyük şanssızlık. Diğer taraftan Neriman da görevini gayet iyi yapıyor. Manşette aksasa da göze batmadı ve beklediğimiz üzere hücumda takımı sırtlamaya devam ediyor. Liberomuz Gizem İse ne olumlu ne de olumsuz tarafa koyamayacağım tek isim. Olumsuz bir etkisi yok fakat fark da yaratmadı. Kapasitesi itibariyle fark yaratmasını beklediğimiz bir oyuncu olduğu için negatif şeyler söylenebilir fakat faturanın kesileceği oyuncu da o değil maalesef.
Oyuncuları eleştirmekten ziyade her birinin takıma yaptığı katkıları tarafsız bir şekilde anlatmaya çalıştım. Çünkü oyuncu formsuz olabilir, bu çok normaldir. Başarısızlığın hesabını direk onlardan soramayız. Bizim hesap soracağımız kişi elinde 14 kişilik kadro bulunmasına rağmen bunu kullanamayan, sahada “beni oyundan alın” diye bağıran oyuncuları turnuva başından bu yana izlememize sebep olan antrenörümüz Massimo Barbolini’dir.
Yıllardır felaket bir yönetim sergileyen Massimo’nun hala takımın başında olması federasyondan sorulması gereken bir hesap. Fakat bizleri Gözde’nin feci oyununa katlanmak zorunda bırakması, maça müdahale etme konusunda mola zamanlamasında bile sıkıntı yaşaması, kadro ne olursa olsun tek alternatifinin Güldeniz’i oyuna almak olması eleştirilecek noktalar. Bunları yaparken elinde genç, hevesli, iyi bir sezon geçirmiş Merve, Meliha, Özgenur gibi isimler olması da alınan sonuçları Barbolini’nin hatası yapıyor. Voleybolla yakından ilgilenmeyenler için şöyle açıklayayım; Fatih Terim’in milli maçta kenarda sadece oturduğunu, devre arasında futbolculara “hadi beyler ikinci yarı daha iyi oynalım” dediğini ve bariz kötü oynayan oyuncular varken sadece tek bir değişiklik hakkını kullandığını düşünün. Bir sonraki gün manşetler, köşe yazıları bu sorumsuzlukla dolar; haftalarca spor programlarında bu tartışılırdı. Şu an Massimo voleybolun hala gözlerden uzak bir spor olmasının ekmeğini yemekte ve federasyon da üzerine bal sürerek bu ekmeği paylaşmakta.
Cuma günkü aradan sonra Brezilya ve Kamerun maçları var. Sonrasında da ikinci turda 4 maç daha oynayacak takım. Artık madalya hedefi kalmadı takımın. Tabi ki mümkün olduğunca üst sıralarda bitirmek önemli ama sahada yaş itibariyle son dünya şampiyonasını oynayan oyuncular yerine bir iki seneye bu formayı giyecek oyuncuları daha fazla izlediğimiz maçlar oynarız umarım. Tüm kötü sonuçlara ve moral bozukluğuna rağmen bir gerçek var ki “önümüzdeki maçlara bakacağız!” ve kalan maçlarda başarılar diliyoruz Sultanlara. Önümüze bakarken gerekli tedbirleri almak da teknik ekibe ve en çok da Federasyona düşmekte. Sonraki turnuvalarda tekrar hüsran yaşamamak adına herkesin şapkasını önüne koyacağı bir sene geçirmek umuduyla…
Oğuz Kaan Demir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder