Son Yazılar

Futbol

basketbol

diğer sporlar

8 Nisan 2014 Salı

Snooker Tanrısı The Rocket

Çoğu insanın sevdiği veya uğraştığı spora nasıl başladığına dair ilginç bir hikayesi vardır. Kimisi ailesi sayesinde başlar, kimisinin çocukluğunda ilk yaptığı spordur, kimisinin kendisine ‘Kahraman’ olarak örnek aldığı bir sporcu vardır… Bu listeyi daha çok uzatabiliriz. Yedi milyar insanın olduğu dünyada hikaye sayısında sıkıntı çekileceğini sanmıyorum.

     Hikayelerin bol ve duyguların yoğun yaşandığı bu insanlar aleminde benim de size bahsetmek istediğim bir ‘Kahraman’ım var. Bütün snooker dünyasının saygısını esirgemediği bir adam.

The Rocket Ronnie O’Sullivan…

Snooker izlemeye başladığım zamanlar lise zamanlarımdı. Pek sık göremezdim turnuvaları, kimin kim olduğunu bilmezdim ama alttaki o iki isimden biri hep aklıma takılırdı. Ronnie’ydi o kişi. Kuralları bilmesem de pot yaparken ki hızı, müthiş isabetli topları ve inanılması güç oyun görüşü sayesinde bu muhteşem zeka ürünü oyuna bağladı beni. Şimdi size biraz da Ronnie’nin karakteri ve oyunu hakkında bilgi vermek istiyorum.

Ronnie’nin snooker sevdası çok erken yaşlarda başladı. Daha 10 yaşındayken ilk 100’lük serisini yapmıştı.(100’lük seri para ödüllü bir seridir ve normal oyuncuların bile yapması zor bir seridir.) 16 yaşındayken profesyonel oldu ve yaptığı ilk 38 karşılaşmada yenilgi almadı, ki bu rekoru geçebilen olmamıştır hala. Kariyer başarılarını yazmak istemiyorum, vikipedide de bulursunuz bunları. Karakterine değinmek istiyorum.

Ronnie’yi oyunu oynarken izlemek çok farklıdır, sanki ruhu o sırada vücudundan ayrılık o masa ile birleşir. Oyuna kendini katan ender oyunculardandır, karizması hiçbir zaman sırıtmamıştır snooker masasında. Ve ona bir kadınla yakışacak en iyi yerdir snooker masası…

Daha önce de bahsettiğim gibi, bütün snooker dünyasının saygısını esirgemediği bu adam bazı kitleler tarafından sevilmez ; nedeni ise yaşatabileceği hezimet korkusu veya hangi form durumunda olursa olsun masayı silip süpürebileceği gerçeğidir. 2004 Masters Turnuvası finalinde klasik odaklanamama sorunu yaşadığı maçı 7-2 geriden gelip çevirmesi ise onun kişilik özelliklerinden biridir.

  11 tane 147’lik serisiye sahip Ronnie, yüzlerce 100’lük seri ve bir o kadar rekor derecede break’lere imza atmış bir oyuncudur. Muhteşem snooker’lar yaratan ve yine kendisine karşı yaratılan snooker’ları bir o kadar derecede çözen bir dehadır o. Her frame arası sigara molaları da onu sevdirmiştir, samimiyeti artırmıştır.

    Snooker’a sürekli ara verip geri dönmesi çok tartışılır. Başka bir yönü daha vardır bununla alakalı. Egosu tartışılan oyuncuların başında gelir Ronnie. İki sene önce snooker’a ara verdiğini açıklayan Ronnie, altı ay sonra geri dönerek dünya şampiyonluğunu almıştır ve tören sırasında röportajda şunları söylemiştir. (aklımda kaldığı biçimde aktarıyorum)

  ‘Snooker eskisi kadar zevk vermiyor artık, bu turnuvaya katılmamın sebebi çocuklarımın okul taksidini ödemekte zorlanıyor olmamdı.’ Bu cümle bile onun yarattığı karizmaya karizma katan cümlelerden biri olarak geçmiştir tarihe.

  Yazımın sonuna gelirken son bir şeyi aktarmak istiyorum size. Dünyanın en iyi oyuncularından birisi olan Neil Robertson onun için şu cümleyi kullanmıştır.

  ‘Hiçbirimiz Ronnie gibi değiliz, olamayız da. Dünyanın en iyisi Ronnie O’Sullivan ve bunu o da biliyor”



İrfan Can KARACAN
İTÜ Ekonomi
Mail adresi: karacanirfancan@gmail.com
Twitter : @irfancankaracan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Murat Çolakoğlu