Son Yazılar

Futbol

basketbol

diğer sporlar

27 Mart 2014 Perşembe

Bir gün aşklar biter , hatıralar kalır...

Avustralya dendiğinde futbolseverlerin zihninde kangurular , koalalar ya da aborjinler canlanmaz. Bir futbol aşığının aklına Viduka gelir , Mark Bresciano gelir , Brett Emerton gelir ; hepsinden önce de Harry Kewell gelir…

“My name is Kewell , Kewell from Galatasaray…” 



























Avrupa kıtasına ilk adımı henüz 14 yaşındayken attı “Oz Büyücüsü”. Formasını giydiği ilk kulüp Marconi ile İngiltere , İtalya ve Tayland’da düzenlenen alt yapı turnuvalarına katıldı. Özellikle AC Milan altyapısı ile oynanan maçta dikkatleri üzerine çekti. Babasının İngiliz vatandaşlığına sahip olması o dönem İngiltere’de uygulanan katı göç kurallarına takılmamasına yardımcı oldu. 5 yıllık Marconi tecrübesinden sonra 1995’te Leeds United macerası başladı.

Leeds United’de forma giymesi Avustralya Milli Takımı’nın da kapılarını araladı. Ülke tarihinin milli formayı terleten en genç futbolcusu ünvanına sahip oldu. İngiliz ekibinin formasını 8 yıl giydi. UEFA Kupası yarı finalinde Galatasaray maçındaki kırmızı kartı (kariyerinin ilk kırmızı kartıdır) akıllardan çıkmadı. 2008 yılında Galatasaray’a imzayı attığında Leeds taraftarları Kewell’ı adeta hain olarak ilan edecekler ancak o beyefendiliğinden taviz vermeyecek ve Sarı-Kırmızılılar’da da Leeds United’de giydiği formanın anısına 19 numarayı giyecekti.

Klişedir ancak doğrudur , yetenekli olmak sizi bir yere kadar taşır. Bu yeteneklerinizi günlerce , saatlerce çalışarak beslemezseniz yarı yolda kalırsınız. Kewell’ın sahip olduğu sol ayak Tanrı’nın bir hediyesi pasta yapmak için gerekli malzemesiydi , sahip olduğu hız pastanın keki , çalışma hırsı kreması ve günümüzde az rastlanan iş ahlakı pastanın tepesindeki çileğiydi. Savunmaları delip geçen bir kanat oyuncusu olarak ünlense de yeri geldiğinde defansif orta saha , forvet ve hatta Bülent Korkmaz’ın verdiği görev ile stoper bile oynadı !

2003 yılında Merseyside ekibi Liverpool’a transfer oldu. Ülkemizde nasıl gerçek Galatasaraylı olmak Fenerbahçe’ye gol atmak demek ise İngiltere’de de gerçek bir Liverpool’lu olmak ezeli rakip Everton’a gol atmak demekti. Avustralyalı yıldız ilk golünü kentin mavi takımının ağlarına göndererek gerçek Liverpoollu olmanın şartları listesinin ilk sırasındaki maddeye “tamamdır” işaretini koyuyordu. Daha sonra Liverpool ile İstanbul’da unutulmaz bir maç sonucu Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaştı. Bu zafer de Avustralya tarihinde bir ilkti. Hem Leeds United hem de Liverpool ile başarılı günler geçirdi Leeds’te 181 maçta 45 gol , Liverpool’da 98 maçta 12 gol attı. Bunun yanında sayısız asistlerde onun imzası vardı ancak kronik sakatlıklar peşini bir türlü bırakmadı. Her zaman üst seviyede oynadı ama yaşadığı uzun dönemli sakatlıklar zirveyi zorlamasına olanak tanımadı.

Galatasaraylılar’ın hatırlamak dahi istemedikleri , tarihinin en kötü sezonlarından birinde İstanbul’a geldi. Takım şampiyonluğa oynamadı , onun varlığı ile birlikte zaferlerle dolu yıllar geçirmedi ancak Galatasaray taraftarı Hagi’den sonra aradığı lezzeti Kewell ile bulmuştu. Profesyonelliği , ahlakı , emekçiliğinin yanında 63 maçta attığı 22 golün belki de hiç mi hiç önemi yoktu. Taraftar onu o da taraftarı bağrına bastı. Onun gollerinden sonra “Daddy Cool” şarkısı statta çalıyor ve binlerce kişi şarkının sözlerini değiştirerek “daddy , daddy cool” yerine “Harry , Harry Kewell” diye hep bir ağızdan bağırıyordu. İstanbul günlerinde de sakatlık belası peşinden ayrılmadı. Medyada çatlak sesler yükseliyor “sakat sakat nasıl transfer yaparsınız” serzenişleri gündemi oluşturuyordu. Buna rağmen elinden gelenin en iyisini belki de bir tık fazlasını yaptı , çatlak seslere her defasında cevabını verdi. Bordeux maçında yaklaşık 35 metreden yaptığı “örümcek temizleme operasyonu” hafızalardan hiç çıkmadı. Hepsinden öte bir basın toplantısında “My name is Kewell , Kewell from Galatasaray” (Benim adım Galatasaraylı Kewell) demeci sarı kırmızılı futbol severlerin göğsünü kabarttı. Bir “I love you Hagi” etkisi yaratmasa da her ne kadar Fenerbahçe’ye gol atmasa da Oz Büyücüsü artık tamamen Galatasaraylı olmuştu.

3 sezonun ardından Türkiye’den ayrılıp ülkesine döndü. Bir yıl Melbourne Victory forması giydikten sonra Katar’a , 2 sezon burada kaldıktan sonra tekrar ülkesine Melbourne Heart takımına döndü. 2014 Dünya Kupası’nda oynayıp oynamayacağı tartışılsa da Avustralya teknik direktörünün planları arasında Kewell yer almıyordu. Son 2 yıldır milli formayı giymemişti. Ve emekli olma kararını açıklarken sorulan bu soruya da “gençlerin önünü açmak lazım” şeklinde mütevazi ve bir abi havasında cevap verdi.

18 yıllık başarılar ve unutulmaz anlarla dolu kariyerini Avustralya Ligi’nin bitiş tarihi olan 12 Nisan’da noktalayacağını açıkladı. Futbol dünyası bir “güzel adam”ı daha uğurladı. Vücudunun yorgun olmadığını belirten Kewell , “sadece artık bırakmam gerektiğini düşünüyorum” açıklamasında bulundu. “Futbolcu iken yapamadıklarımı yapmak istiyorum” dedi. Avustralya – İngiltere – Türkiye ve dünya futbolu açısından simge-idol olan bu çalışkan adamın futboldan tamamen kopacağını düşünmek biraz yersiz gibi. Yalnızca biraz zamana ihtiyacı var şeklinde düşünebiliriz.


Türkiye’ye veda ederken “En büyük hayalim , Galatasaray’da teknik direktör olmak” demişti. Bunca yoğun senenin ardından bir ufak mola verdikten sonra kim bilir , belki bir gün…



ANIL GÜLER
İTÜ ÇEVRE MÜH.
MAIL : anilguleritu@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Murat Çolakoğlu