Son Yazılar

Futbol

basketbol

diğer sporlar

19 Mart 2014 Çarşamba

Spor ve Teknoloji

Spor ve teknoloji, spor mühendisleri olarak ilgilenmemiz gerektiğini düşündüğüm bu ilişki uzun yıllardır dünya gündeminden düşmüyor.Futbolda kale çizgilerine koyulacak kameralar, topların içine koyulacak çipler, sporcuların kullandıkları ayakkabılara yerleştirilecek mekanizmalar vs derken bu konu uzun yıllardır işleniyor ve tartışılıyor.Teknoloji sporun içine girmeli mi? Teknoloji sporun ruhunu öldürür mü ? Girecek ise ne kadar iç içe olmalılar? Bu tip soruları cevaplamak elbette tam olarak mümkün değil ama elimden geldiğince bazı örnek ve hikayelerle açıklamaya çalışacağım.


Öncelikle şunu söylemeliyim ki teknoloji sporun içine zaten oldukça karışmış durumda. Sporcuların kullandığı ayakkabılarda futbol ve basketbol toplarında,yüzücü giysilerinde  ve daha birçok spor aletinde zaten teknolojinin son noktalarını görmekteyiz.Ayrıca sporcuların antrenman programları ,kullandıkları yasal ilaç ve destekleyici maddeler, yeme-içme düzenleri hepsi teknik incelemeler sonucunda ortaya çıkarılan bilgiler doğrultusunda düzenlenmiş ve deneysel verilere dayanılarak ortaya çıkartılmış durumda.Sporcular artık hangi antrenmanda ne kadar kalori yakılabileceğini hangi kas grubunu ne kadar nasıl çalıştırılabileceğini eskiye oranla çok daha net biliyorlar ve bu bilgilerden faydalanıyorlar. Bundan 20 yıl öncesinde basketbol oynayan bir sporcu ile bugünkü profesyonel basketbolcular arasındaki fark gözle görülebilecek derecede büyük.Bu hemen bütün sporlar için geçerli futbolcular,voleybolcular,boksörler, yüzücüler hepsi 20 yıl öncesine göre çok daha atletik,çok daha kuvvetli. Peki bunu sadece sporcuların daha fazla çalışmasına veya insan vücudunun gelişmesine bağlayabilir miyiz? Bence hayır. Usain Bolt 100 metre rekorunu kırmadan önce kim bilir kaç tane rekorda bu insanın kapasitesinin sonu mu acaba ?, türevi sorular gündeme geldi ve hepsi yeni rekorlarla birlikte daha alevli bir hal aldı. Veya Michael Phelps 2008’de rekor bırakmayıp kırarken hangimiz bütün bunları ağzımız açık izlemedik ki ? Bundan  42 yıl önce Mark Spitz adında Amerikalı bir adam çıkıp da 1972 yılı Olimpiyatlarında yüzme dalında tam 7 olimpiyat altınını 7 dünya rekoruyla kazanırken de eminim bu tartışmalar geçiyordu.T a ki Michael Phelps çıkıp da bir tane fazlasıyla aynı şeyi yapana kadar.Elbette ki rekorlar kırılmak içindir ve rekorlar gün gelip kırılacaktır ancak teknolojinin tartışılmasının bir sebebi de bu.Mark Spitz 2008’de Phelps hakkında “Ben süslü mayolarla yüzmüyordum.” dediğinde de tam olarak bunu kast ediyordu, teknoloji. Özellikle yüzme alanında internet üzerinden de bulabilinecek kaynaklara baktığımızda herhangi bir alanda 2008’den öncesinde kırılmış herhangi bir rekor bulamıyoruz.Bunda mayolarda yapılan iyileştirmelerin, suda oluşacak sürtünmeyi azaltmak için yapılan çalışmaların etkili olmadığını söylemek elbette delilik olur keza Lebron James’in  insanüstü vücudunun sadece doğuştan kazanılmış yeteneklerle oluştuğunu söylemek de.

Bundan 30 40 yıl öncesinde basketbol oynamış bir Kareem Abdul Jabbar ve günümüzde aynı mevkide aynı ligde oynayan Dwight Howard’ın fiziksel yapıları arasındaki farka baktığımızda bahsettiğim şeyi göreceksiniz.Maradona ve Christiano Ronaldo’nun vücutları arasındaki farklar da aynı şekilde.




Teknoloji , mühendislik ve yenilikler insan yaşamının bir parçası , sporcuların teknolojiden faydalanıyor olması da bir suç veya ayıp değil elbette. Bütün tartışmalara ve yapılan düzenlemelere rağmen teknoloji sporun içine ve sporcunun hayatına girmiş durumda.İnsanoğlu yeni şeyler bulmaya devam ettikçe biz de yeni rekorlar izleyip şaşırmaya devam edeceğiz.



Mehmet Tezcan Güden
İTÜ Makina Mühendisliği
mhmttzcngdn@gmail.com
Twitter : @mhmttzcngdn




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Murat Çolakoğlu