Yaklaşık son 10 yıllık
tenise baktığımızda erkeklerde 2009lara kadar ciddi bir Federer ve Nadal
üstünlüğü göze çarparken buna Djokovic dahil olup Federer’i birazcık olsun arka
planda bırakıyor keza Wimbledon hariç Grand Slam sonuçları bunu az çok kanıtlar
nitelikte diye düşünüyorum. Bu arada yanlış anlaşılmasın Federer karşıtlığı
olarak yorumlanmasın bu dediklerim ; hayran olduğum nadide insan ve
tenisçilerdendir. Murray de sıralamanın geri kalanından sıyrılıp bu gruba dahil
olunca büyük dörtlü tabiri ortaya çıktı lakin Murray’nin mental olarak biraz
geride kaldığını ve bunun oyununa yansıdığını düşünüyorum. Bununla beraber 2012
Amerika Açık’a kadar biraz özgüven sorunu yaşadığını düşünmüyor değilim ki
kendisi de bahsediyor finalde üçüncü sette aynada kendime bakıp bu son şansın
mihvalinde bir demeci var. Bunu şundan dolayı söylüyorum , hiç kimse ummazken
Del Potro çıkıp şu ana kadarki tek Grand Slam kupasına 2009 Amerika Açık’ta
uzanırken Murray hala bu durumdan muzdaripti ve ancak 3 sene sonra o da
şeytanın bacağını kırabildi.
Az çok tenisle içli dışlı olan
herkes bilir oyunda psikolojinizin, düşüncelerinizin ve özgüveninizin gidişatı
nasıl değiştirebileceği gerçeğini. Mesela bazı karşılaşmalarda Nadal bana Guardiola’nın
takımlarını hatırlatır. Burda demek istediğim şu , başta tutuk başlanan oyuna
rağmen Barcelona 2009 ve 2011 Şampiyonlar Ligi finalini ve Bayern Münih’in
Arsenal ve Hannover maçınlarını kazanmasını bildi. Nadalın durumu da bana biraz
böyle gelir ki bu Federer’de de görülür ; zaman zaman ve son Avustralya Açık
yarı finalinde de benzer bir durum söz konusuydu. Fakat Nadal savaşçı kimliğini
her zaman koruyup oyunlardan galip ayrılabilmeyi başarıyor, bunun en güzel
örneği de 2013 Amerika Açık finalinde servis kırma puanlarından önce düşmesine
rağmen kendini toparlaması ve sonrasındaki açıklamasıydı. Sıralamada yukarıda
yer alan birçok tenisçide var bu durum mesela ATP Rio turnuvasında gerek
Andujar gerekse Dongopolov gayet güzel oynamalarına rağmen bunu sürekli olarak
göremiyoruz. Bunu aşan en son kişi Wawrinka oldu fakat hiç de kolay olmadı
sadece Djokovic ile oynadıkları maçlar bile yeter bunu kanıtlamaya. Ama bunun
ganimetini Avustralya Açık şampiyonluğu ve sıralamada Federer’i geçerek elde
etti. Son 2 yıldaki performansıyla bunu sonuna kadar hak etti.
Şu anda orta sıralarda yer alan birçok tenisçide de benzer bir durum söz konusu ki bunlar arasında şampiyonlukları olan Tsonga, Gasquet, Gulbis, Dimitrov ile Janowicz, Paire ve her ne kadar bu listenin üstünde yer alması gerektiğini düşünsem de Ferrer, Haas ve Berdych var. Zaman zaman harikalar yaratsalar da bunu sürekli kılamıyorlar geçen sene Miami’de Haas ve Ferrer’in yaptıkları ortada veya Gasquet’in Amerika Açık’taki performansına şapka çıkartılmaz mı? Keza Tsonga ve Janowicz de Wimbledon’da çok güzel turnuvalar çıkartmışlardı. Ama sonrasına bakınca bir tek Ferrer’in Roland Garros ve Tommy Haas’ın da zaman zaman sergilediği performans dışında pek akılda kalan birşey yok.
Toparlayacak olursak büyük dörtlü ve bunun yanında sıyrılan Del Potro ve Wawrinka ön plana çıkmayı başardılar fakat bu doğru işler yapmalarının meyvesiydi ve bunu sürekli kılmayı başardılar. Bunu sürekli kılamayan birçok genç isim var, ne yazık ki bazıları benden de genç, fakat çare için çok uzağa gitmesinler, sıralamadaki bir-iki üst basamağa baksınlar.
Kahraman CİNDİ
İTÜ Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği
kahramancindi@outlook.com
Twitter : @kahramancindi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder