Dün gece de istemsizce
bu kelimeleri kullandım. Nerede mi? Şurada…
Her basketbol sever
gibi bende saat 18:30’da milli takımı desteklemek için ekranın karşısındaki
yerimi aldım. Oyun başlamak üzereydi. Grubumuzda elimiz kolumuz bağlı bir
şekilde diğer takımlar gibi bizde başlıktaki ismin ülkesine bırakmıştık
liderlik hakkını. 12 dev adamın hakkını vermeliyim. Amerika maçında çok ama çok
üst düzey bir performans sergilediler ama kalite farkı netti ve maçın sonuna
doğru farkın açılmasıyla maç sonuçlandı. Ama olsun o formaların terle
ıslanmaları, gözlerimizin mücadele ruhuna tanık olmaları gönüllerimize bu
gruptan çıkarız biz rahatlığı verdi biraz da olsa.
Ertesi gün yine biz
seyirciler için zor bir maç oldu. 1. Periyot: 13-13, Devre: 25-26, 3. Periyot: 41-39 ve Finalde: 64-58 skoru ile Ukrayna’ya boyun eğmiştik. Kafa kafaya bir
maç olmuş ve son çeyrekte direnemeyerek grupta ikincilik şansını biraz riske
atmıştık.
Son zamanlarda sosyal medyada milli takım zoru sever
başlıklarını belki hepimiz görmüşüzdür ya da #türkişi hastagını. Bu ortamda
dünkü maçımıza çıktık. Yine tam bizlik bir maç geçiyordu. Ne yaparsak yapalım
maça tutunamıyorduk. Ergin Ataman’ın denemediği oyuncu kalmadı ama
Finlandiya’nın her attığı uzak yakın ayırt etmeden sayı oluyor ve maç sonu
yaklaştıkça ümitler azalacak gibi gözüküyordu. Sanki hiç ama hiç şans bizim
yanımızda değildi.
Bu düşünceler hakimken maçta 3. çeyrek oynanmaya
başladı. Maç boyunca 10-15 bandından aşağı çekemediğimiz sayı farkını ilk kez
iyi oyunla 6’ya kadar indirmiştik ve heyecanlı anlar işte başlıyordu.
Son çeyrekle beraber yüreklerimiz ağızlarımıza geldi
her atışta, her ribaundda ya da her defans pozisyonunda. Sayaç son 5 dakikayı
gösterdiğinde rüzgar lehimize dönmüştü sanki. Ve işte tam olarak o an yok artık
Lebron James sözcüğü ağzımdan döküldü. Çünkü izlediğim 2014 İspanya Dünya Basketbol
Şampiyonası değildi de sanki 2008 Avrupa Şampiyonası’nı izliyordum. Herkesin
aklındadır Semih’in son saniyede ki golü. Sizce de Cenk’in o son saniye
üçlüğünün Semih’in dokunuşundan ne farkı vardı?
O zaman şimdi de aynı temennilerimizi 12 dev adama
yollayalım. Galibiyetin son dakikası son saniyesi olmaz. Galip gelen biz isek
tabi. 2008’de nasıl yarı final gördüysek basketbol takımımız içinde aynı
temennide bulunalım. Belki performans olarak çok üst düzey olmadığımız bir
turnuvada yüreğimizle yapabildiğimizin en iyisini yapmaya gayret edelim.
Gruplarda her maçın çok ama çok çekişmeli geçtiğini
unutmadan son maçımıza çıkalım ve ne olursa olsun o maçtan galip ayrılalım.
Dominik Cumhuriyeti karşısında ki galibiyet ile turnuvaya Dünya 2.’si apoleti
ile gelmiş bir milli takım olarak gruptan çıkmayı başaralım.
Ahmet Erdoğan
Kocaeli Üniversitesi Metalurji Malzeme Müh.
amet-erdgn@hotmail.com
Twitter : @ameterdgn
Twitter : @ameterdgn


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder