Son Yazılar

Futbol

basketbol

diğer sporlar

4 Eylül 2014 Perşembe

YOK ARTIK LEBRON JAMES!

  Bu başlığı görenler bu yazıyı belki bu sene Miami macerasından sonra evine dönen bir Lebron yazısı zannedebilir. Yada benim kullanmamdaki amaç gibi aklına eski yıllar gelebilir. Şu zamanın üniversitelileri olarak lise yıllarımızda kullanırdık bu tepkiyi. Bir ara çok fazla dillerde dolaştı hatırlıyorum. Kullanılma amacı ise şaşkınlık belirtmek içindi. Bazen abartı durumlar için bazen de çok ama çok benzeyen durumlarda ‘ hadi canım!’ tepkisi olarak dökülürdü ağızlardan.
Dün gece de istemsizce bu kelimeleri kullandım. Nerede mi? Şurada…
Her basketbol sever gibi bende saat 18:30’da milli takımı desteklemek için ekranın karşısındaki yerimi aldım. Oyun başlamak üzereydi. Grubumuzda elimiz kolumuz bağlı bir şekilde diğer takımlar gibi bizde başlıktaki ismin ülkesine bırakmıştık liderlik hakkını. 12 dev adamın hakkını vermeliyim. Amerika maçında çok ama çok üst düzey bir performans sergilediler ama kalite farkı netti ve maçın sonuna doğru farkın açılmasıyla maç sonuçlandı. Ama olsun o formaların terle ıslanmaları, gözlerimizin mücadele ruhuna tanık olmaları gönüllerimize bu gruptan çıkarız biz rahatlığı verdi biraz da olsa.
Ertesi gün yine biz seyirciler için zor bir maç oldu. 1. Periyot: 13-13, Devre: 25-26, 3. Periyot: 41-39 ve Finalde: 64-58 skoru ile Ukrayna’ya boyun eğmiştik. Kafa kafaya bir maç olmuş ve son çeyrekte direnemeyerek grupta ikincilik şansını biraz riske atmıştık.
Son zamanlarda sosyal medyada milli takım zoru sever başlıklarını belki hepimiz görmüşüzdür ya da #türkişi hastagını. Bu ortamda dünkü maçımıza çıktık. Yine tam bizlik bir maç geçiyordu. Ne yaparsak yapalım maça tutunamıyorduk. Ergin Ataman’ın denemediği oyuncu kalmadı ama Finlandiya’nın her attığı uzak yakın ayırt etmeden sayı oluyor ve maç sonu yaklaştıkça ümitler azalacak gibi gözüküyordu. Sanki hiç ama hiç şans bizim yanımızda değildi.

Bu düşünceler hakimken maçta 3. çeyrek oynanmaya başladı. Maç boyunca 10-15 bandından aşağı çekemediğimiz sayı farkını ilk kez iyi oyunla 6’ya kadar indirmiştik ve heyecanlı anlar işte başlıyordu.
Son çeyrekle beraber yüreklerimiz ağızlarımıza geldi her atışta, her ribaundda ya da her defans pozisyonunda. Sayaç son 5 dakikayı gösterdiğinde rüzgar lehimize dönmüştü sanki. Ve işte tam olarak o an yok artık Lebron James sözcüğü ağzımdan döküldü. Çünkü izlediğim 2014 İspanya Dünya Basketbol Şampiyonası değildi de sanki 2008 Avrupa Şampiyonası’nı izliyordum. Herkesin aklındadır Semih’in son saniyede ki golü. Sizce de Cenk’in o son saniye üçlüğünün Semih’in dokunuşundan ne farkı vardı?

2008’de ki turnuvada futbol milli takımımız hep son dakikalarda bizi sevince boğmuş ama ne olursa olsun maçlardan hiç kopmamıştı. Hep geriden gelmiş son saniyede olsa maça tutunmuştu.
O zaman şimdi de aynı temennilerimizi 12 dev adama yollayalım. Galibiyetin son dakikası son saniyesi olmaz. Galip gelen biz isek tabi. 2008’de nasıl yarı final gördüysek basketbol takımımız içinde aynı temennide bulunalım. Belki performans olarak çok üst düzey olmadığımız bir turnuvada yüreğimizle yapabildiğimizin en iyisini yapmaya gayret edelim.

Gruplarda her maçın çok ama çok çekişmeli geçtiğini unutmadan son maçımıza çıkalım ve ne olursa olsun o maçtan galip ayrılalım. Dominik Cumhuriyeti karşısında ki galibiyet ile turnuvaya Dünya 2.’si apoleti ile gelmiş bir milli takım olarak gruptan çıkmayı başaralım.

Ahmet Erdoğan
Kocaeli Üniversitesi Metalurji Malzeme Müh.
amet-erdgn@hotmail.com
Twitter : @ameterdgn

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Murat Çolakoğlu