Yaz aylarının son demlerini geçirdiğimiz şu sıkıcı günlerde spor severlerin
imdadına 2014 FIBA Dünya Basketbol
Şampiyonası organizasyonu yetişti. Özellikle Türkiye basketbol milli
takımımızın da turnuvada olması ile turnuvaya olan ilgi biraz daha arttı.
Basketbolla millet olarak aramızın pek iyi olmamasına rağmen işin içinde milli
takım ve milli duygular olduğunda işler değişiyor.
Tüm bunların yanı sıra nerdeyse her maç adı geçen WILD CARD ile turnuvaya
katıldığımız gerçeğide bir kenarda duruyor. Eminim maç arasında WILD CARD ile
turnuvaya katıldığımızı ve az çok tanımının ne olduğunu öğrenmişsinizdir.
Peki nedir bu WILD CARD ?
Öncelikle Dünya Basketbol Şampiyonasına katılım haklarını biraz inceleyelim.
Futbolu yakından takip insanlar ülkeler arası turnuvalarının ön eleme
usullerine aşinadırlar. Dünya Kupası için ev sahibi ülke haricinde her kıtada
ön eleme maçları oynanır ve belirli sayıda takımlar Dünya Kupasına katılmaya
hak kazanırlar. Kıtaların kendi içindeki turnuvalar için de önce ön eleme
maçları oynanır ve bu şekilde turnuvaya katılım hakkı kazanılır.
Basketbolda ise bu eleme biraz farklılık gösteriyor. Dünya Şampiyonası için
ayrı bir ön eleme düzenlenmiyor. Ön eleme sadece kıtaların kendi içinde yaptığı
şampiyonalar için düzenleniyor.(EURO BASKET 2013 ön elemeleri gibi)
Dünya Şampiyonasına katılacak takımlarda bu kıtalarda düzenlenen
şampiyonalardaki başarı sırasından belirleniyor.
Şimdi 2014 Dünya Basketbol Şampiyonasına katılan takımları inceleyelim.
İspanya ev sahibi kontenjanından direk olarak turnuvaya katılma hakkı elde
etti. Amerika Birleşik Devletleri de 2012 olimpiyat şampiyonu sıfatı ile
turnuvaya direk olarak katılan ülkelerden birisi. Yani olimpiyat şampiyonu olan
ülkenin ödülü Dünya Şampiyonasına direkt olarak katılma hakkı oluyor.
Fransa, Litvanya, Hırvatistan, Sloventa, Ukrayna ve Sırbistan ise EURO BASKET 2013 te ilk 6
sırayı oluşturan takımlar olarak Dünya Şampiyonasına katılma hakkı elde
ettiler. Az önce de dediğimiz gibi Dünya Şampiyonası için ayrı bir ön eleme
yapılmıyor.
Aynı şekilde Afrika’dan Angola, Mısır, Senegal ;
Amerika’dan Meksika, Porto Riko, Arjantin, Dominik Cumhuriyeti;
Asya’dan İran, Filipinler, Güney Kore;
Okyanusya’dan Yeni Zelanda, Avusturalya;
Ve son olarakta WILD CARD ile Türkiye,Yunanistan,Brezilya,Finlandiya.
Şimdi gelelim WILD CARD olayına, aslında ismi gibi sadece nazik bir
davetiye değil kendisi. Kaldı ki davetiye almak için bir başvuru süreci ve
belli koşullar olması zaten olayın rengini belli ediyor. Ayrıca WILD CARD a
sahip olmak isteyen ülkeler FIBA ya
ufak(!) bir de bahış yapıyor.
Bu turnuva için başvuran ülkeler ilk etapta Bosna Hersek,
Brezilya, Finlandiya, İsrail, Kanada, Katar, Nijerya, Polonya, Venezuela, Yunanistan,
Türkiye ,Almanya, İtalya, Rusya, Çin idi.
Daha sonra Almanya, İtalya, Rusya ve Çin çeşitli sebeblerle
başvurularını geri çekti. Burda İtalya’nın
WILD CARD a başvururken istenen rakam yüzünden çekildiğini not düşelim.
Peki ne kadar bu fiyat ?
1.000.000 isviçre frankı kadar bir rakam. Evet TL olarak eski parayla 2.3 trilyon ödediğiniz taktirde
Dünya Şampiyonasına gidebilirsiniz. Tabi FIBA nın kendi içindeki
değerlendirmeleri de önemli. Turnuvaya renk katıcak, yayın gelirini arttırıcak,
kısacası sportif olarak başarı elde edemeyip ama turnuvada olması gereken
takımları bir miktar bağış ile turnuvaya dahil ediyor.
Her ne kadar turnuvaya bu şekilde katılıp milletçe maçlarda
heycan yaşıyor olsakta sporun doğasına aykırı bu uygulama yanında endüstriyelleşen
futbol bile devede kulak kalıyor..Ayrıca
WILD CARD ile katıldığımız ilk turnuva bu değil. 2006 senesinde yine WILD CARD
sayesinde 2010 senesinde ise ev sahibi
olarak bu turnuvaya dahil olduk.
Samet Özbay
İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder