Son Yazılar

Futbol

basketbol

diğer sporlar

3 Kasım 2014 Pazartesi

Beşiktaş Gururlu Fenerbahçe Mutlu

Fenerbahçe Ülker geçtiğimiz günlerde Yunanistan’da Pana deplasmanında resmen bozguna uğradı. Bu maçtan sonra Obradovic’in yaptığı açıklamalar arasında aynen şu sözler vardı: “Herkes benim takımlarımın sonuç ne olursa olsun savaştığını bilir. İnsanların önüne koyduğumuz görüntüden utandım. Taraftarımız kombine rekoru kırdı. Bizi her yerde destekliyorlar. Şimdi onlara ne söyleyeceğim.”

Bu, taraftarın takımlarında en çok görmek istediği duygu olan mücadeleci yapının eksikliğine sitem eden bir açıklamaydı ve çok iyi bir tespitti. Hemen birkaç gün sonra oynanan derbi ise tam taraftarın ağzına layık bir derbi oldu. Takım kaliteleri, gerçek performansları her zaman tartışılır biliyorum ama sahada mücadelenin görülmesi, 3 puanı kaybetse de Beşiktaş taraftarını mutlu etti. Hatta maç sonunda, 10 kişi kalmasına rağmen maçın ikinci yarısı çok inançlı futbol oynamaya çalışan oyuncularını tribünlere çağırarak teselli etti. Fenerbahçe açısından baktığımızda Sarı Lacivertliler daha doğru hamleleri yapan taraftı ve bu hamleler 3 puanın kapısını araladı. Deplasman kabusu, derbi galibiyetiyle bir anlamda rüyaya dönüştü.


Necip…

Maçın başlangıcı itibari ile gözüm Necip’in üzerine odaklandı. Çünkü orta saha orjinli Necip’in sağ bek oynamasını her zaman yadırgadım. Daha önce yine bu satırlardan Anıl arkadaşımızın Melo niye stoper oynamaz analizi vardı. Bu durumun Necip için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Hamle yapmaya alışkın oyuncu bekte adam takip etmekte zorlanır. Çünkü hamle yapar ve tutmasını bekler. Tutmadığı zaman koşu temposu da yoksa Alper ya da Caner’den defalarca çalım yer. Çalım yediği ile kalmaz Alper’in daha maçın başında asist yapmasına neden olur. Hadi gol telafi edilir dediniz; takımının 10 kişi kalmasına neden olur. Biliyorum kırmızı kartı gören Olcay’dı fakat iki kart pozisyonunda da rakip takibi sırasında faul yaptı ve bu faullerin nedeni Necip’in etkisiz kalması idi.

Tam da bu nokta da İsmail Kartal’ın Alper tercihinin ne kadar önemli olduğunu belirtmek isterim. Alper top ile beraber dripling yapabilen, adam eksiltebilen ya da faul alabilen bir yapıya sahip. Bu özellikleri iyi gününde olan Caner ile birleşince harika bir sol kanat performansı ortaya çıktı. İlk yarıdaki farkı oluşturan ana etmen buydu.

10 kişi kalan Beşiktaş...

İlk yarının son dakikalarında Olcay, Emre’ye arkadan müdahalesi sonucu ikinci sarıdan kırmızı kart ile oyun dışında kaldı. Kartlar haklı ya da haksız; tartışılır ama hakem kararını doğru bulduğunu maç içerisinde defalarca gösterdi, tutarlı davrandı. Aynı yerde ikinci yarı, rakibe faul yapan Emenike’de çok sert olmamasına rağmen sarı kart ile cezalandırıldı.

Sanki ikinci yarıda 10 kişi kalan takım Beşiktaş değildi. Siyah Beyazlılar oyun kontrolünü eline aldı. Son pozisyonlarda başarılı olamasa da elinden geldiği kadar, gücünün yettiği kadar beraberlik golünü yakalamaya çalıştı. Bu süreçte Bilic de takımını saha içerisinde çok iyi dizilişler ile oyunda tutmayı başardı. Bir de ceza sahasında Mehmet Topal’ın Demba Ba’ya duran topta sarılması penaltıya yakın bir durumdu. Penaltı verilse oyunun rengi çok farklı olabilirdi.

Oyunun bu hale gelmesinde Fenerbahçe’nin geri yaslanması da etkili oldu tabi ki. Çünkü oyun mesafesi açılmadı ve Beşiktaş’ın eksikliği göze batmamış oldu. Son dakikalara doğru Bilic “ya herro ya merro” diyerek Pektemek’i de oyuna aldı. Ancak Fenerbahçe cezayı kesti, 2.golü bulup rakibin fişini çekti.

Emre faktörü !

Bu satırlarda en zor savunacağım insan Emre Belözoğlu’dur sanırım. Çünkü maç içerisinde agresifliğini kontrol edememesi sonucu çok hatalı hareketlere ya da davranışlara sürüklenebilen bir oyuncu kendisi. Yine maçtan sonra herkesin ağzında “Emre küfretti” cümleleri vardı. Tabi ki Emre’nin dün akşam yaptıklarını doğru bulmuyorum. Ama bitiş düdüğü ile beraber saydıran Mustafa Pektemek’e de birkaç kelam söz edin isterdim. Hep rakibe saydırmak olmaz değil mi? Doğru olan ikisini de bir arada dile getirmektir benim için taraf olmadan.

Ayrıca Emre konusuna şu açıdan da değinmek istiyorum. İkinci yarı Beşiktaş’ın oyuna bu kadar tutunmasının nedeninin; sarı kartından dolayı biraz çekinerek oynayan ve daha sonra oyundan çıkan Emre’nin de etkisinin olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu takım iyi bir Emre ile çok farklı oynuyor. Takım nasıl top çevirir, nasıl uzun atar, nasıl oyun açar Emre saha da iken bunlar çok rahat yapılıyor. Oyundan çıktığı zaman tüm takımın ayarı bozuluyor ve ortaya gerip bir şey çıkıyor. Fenerbahçe’de Emre boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyor yani. Ne onsuz oluyor ne onla. Böyle durumlarda da Diego gerekiyor sanırım. Bu oyuncunun acilen takıma dahil edilmesi gerekiyor.

Sow- Demba Ba!

Gelelim haftanın sorusuna. Aralarında tatlı bir atışma konusu bile oldu. Sow mu, Demba Ba mı diye. Benim cevabım bu soruya çok net. Cevap; Emenike! Yeter ki top ezmesin ve pas versin saha da çok fark yaratan bir oyuncu oluyor.

Ahmet Erdoğan
Kocaeli Üniversitesi Metalurji Malzeme Mühendisliği
amet-erdgn@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Çolakoğlu Murat Çolakoğlu